1. özel çıkarlar ile kamu yararının arasındaki ayrımın neredeyse ortadan kalktığı, "özel" olan ile "resmi" olanın tek ve aynı olduğu bir yönetim biçimidir.

    yöneticiler devletin bütün kaynaklarını kontrol ettiğinde, bu kaynakları kendi heveslerini gidermek için kullanma imkanı da doğar. içerik olarak, böyle bir durum hem demokratik değildir hem otokratiktir. kaynaklar azalırken siyasal desteğin arttığı yönetici ile yönetilen arasındaki patron-müşteri ilişkisine karşılık gelen himayeciliğin aşırı bir versiyonudur.

    patrimonyalizm kavramı, ilk kez, tercihleri üzerinde neredeyse hiçbir sınırlama olmayan krallık üyelerinin keyfi kararlarını inceleyen max weber tarafından ortaya atılmıştır. weber'in çalışmaları, 15. yüzyılın sonlarında başlayıp 18. yüzyılın sonlarına kadar süren avrupa modernliğinin ilk devresine odaklanmıştır. buna göre, bağlayıcı bütün kararları bürokrasi değil, kraliyet ailesinin fertleri almaktadır. hükümet görevlilerinin kaderi, tamamen kraliyet ailesi ile kurdukları kişisel ilişkilere bağlıdır. kraliyet ailesi itaati sağlamak için kullanılabilecek her türlü gücü kullanmaktadır. tabii bu durum, nihayetinde istikrarsızlığa karşılık gelir, çünkü değişimi sağlamanın tek yolu yöneticilerin devrilmesidir.

    kaynak: 30 saniyede siyaset/steven l. taylor

    bir yerden tanıdık geliyor değil mi?