1. Yahudi asıllı rumen şair ve çevirmen. doğum yeri czernovitz bir çok kez farklı ülkeler arasında el değiştirmiş, şairin doğduğu 1920 yılında romanya sınırları içerisinde^:sanırım şu an ukrayna^

    Celan Paris'te başladığı tıp eğitimine ikinci dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle son vermiş ve Romanya'ya dönmüş, savaş sırasında anne ve babasını toplama kamplarında kaybetmiş, kendisi de bir buçuk yıl gibi uzun bir süre bu kamplarda tutulmuştur. savaşın ardından bir iki yıl kadar Bükreş'te yaşamış ve çevirmenlik yapmış, ardından 1948 yılında Paris'e yerleşmiş ve sonrasında da bu ülkenin vatandaşlığına geçmiştir. büyük ününü Mohn und Gedächtnis (poppy and memory - gelincik ve bellek ) adlı şiir kitabı ile kazanmış, ne ironiktir ki, yaptığı çevirilerle alman edebiyatına olan katkısı nedeni ile çeşitli ödüller de almıştır.

    yaşamının son yılları psikiyatri kliniğinde geçen celan, 1970 yılının 20 nisan'ında kendisini Seine nehri'ne atarak yaşamına son verir, cesedi 1 mayıs tarihinde bulunur...

    paul celan'ın satırlarından etkilenen ve eserlerinde bu satırlara deyim yerindeyse bir saygı duruşu gerçekleştiren sanatçılardan biri de anselm kiefer'dir. Celan'ın satırları ve kiefer'in etkileyici çalışmalarının birkaç örneği için buyrun
    mesut
  2. ingeborg bachmann ile dev bir çağ çıkmazında varolma savaşındadırlar. ya da birlikte var olma.

    mektuplarından en sevdiğim isteği bachmann'ın celan'dan :
    "beni seine nehri'ne götür, küçük balıklara dönüşene ve birbirimizi yeniden tanıyana kadar bakalım sularına."
  3. (bkz: kalp zamanı - ingeborg bachmann - paul celan)

    toplama kamplarına düşen yoluyla, kayıplarıyla, bunlarla baş etme şekliyle, inadına celladının dilinden yazmasıyla (“der tod ist ein meister aus deutschland” / “ölüm bir alman ustalığıdır”), kendini hep biraz yetersiz hissetmesiyle, zamanla fransa'da bir kayıp hayata doğru gidişiyle...intihal suçlamalarıyla...delirtilen bir dahidir paul celan.

    kim ne derse desin, şansıymış gibi gösterilse de, aralar verdiği ama kopmadığı o uzaktaki kadın ingeborg'un eseridir aslında sein nehrinde balıklara yem oluşu biraz da...dolayısıyla en büyük talihsizliğidir belki de hayatında.
    mesut
  4. "bazen kendi kendime benim suskunluğumun seninkinden daha anlaşılır olduğunu söylüyorum, çünkü üzerime yüklediği karanlık daha eski... ne kadar yakınımda ya da uzağımdasın, ingeborg? bana söyle ki seni şimdi öperken gözlerini kapayıp kapamadığını bileyim.”