1. öncelikle şahsım adına, kendimi kesinlikle böyle bir başlık açıp insanlara islamın ne olduğunu anlatacak kadar müslüman görmüyorum. ancak dün gerçek islam bu değil adlı başlıkta bir arkadaşımızın yazdıkları bir müslüman olarak gururuma dokundu ve meydanı bu şekilde insanların inançlarına saygı duymayanlara bırakmamak adına, her ne kadar tam anlamıyla yaşayamasamda, islamdan kendi anladıklarımı ifade etme ihtiyacını duydum.

    evvela bundan 1400 yıl önce tamamlanan bir dinin emirlerine, vefatının ardından 1400 yıl geçmesine rağmen bugün insanların herhangi bir şekilde dil uzatamadıkları peygamberin yaşantısına ve arkasında kıyamete kadar bozulmayacak, değiştirilemeyecek bir mucize olarak kuranın düsturlarına; günümüz insanının uymaması, islamın değerinden, insanlara öğretisinden herhangi bir şey eksiltmez. islam inancına göre 'kim zerre kadar iyilik yaparsa ahirette bunun karşılığını; kim de zerre kadar kötülük yaparsa bunun karşılığını görecektir. yani bugün müslümanlık örtüsüne bürünüp, onun arkasına saklanıp; gözü titremeden yalan söyleyen, hırsızlık yapan, insanları birbirine kırdıran, onlara zulmedenler, mahşerde bu yaptıklarının karşılıklarını göreceklerdir. yine islam inancına göre allah bir topluluğa ders vermek, onları hizaya getirmek istediği zaman onlara zalim bir hükümdar gönderir, onun vesilesi ile o toplumu cezalandırır, vakti gelince de döner o zalim hükümdarı cezalandırır.

    bu mevzuyu bugün toplumsal hayatta islama yan gözle bakan insanların, bu durumlarının en büyük sebebinin, müslümanlık kisvesi altında kendine her türlü yanlışı yapmayı hak görenlerin sebeb olmasından dolayı arz ettim.

    konuya dönecek olursak, islamın ne olduğunu anlamak istiyorsak; öncelikle kuranın altın düsturlarına, peygamberin tertemiz yaşantısına bakmamız gerekir. o gün peygamberin sahabeler arasında tesis ettiği kardeşliğe bakmadan islamı anlamak mümkün değildir. peygamberimiz buyurur ki sahabeler sizler için gökteki yıldızlar gibidir; hangisine bakarsanız doğru yolu bulursunuz.

    bugünün toplumunun en büyük hastalıklarından gıybet, yalan, haset, kibir o sahabe topluluğunun içerisinde herhangi bir şekilde vücut bulamamıştır. bugün memleket ikiye bölünse suçu başkalarına atacak idarecilerin yerini; o toplumda ' diyarı diclede bir kurt kuzuyu kapsa, hesabı ömer' den sorulur' diyen hazreti ömerler almıştır. bugün lüks, şaşaa, debdebe içerisinde yaşayan insanlar, o güne baktıklarında, bir hasırın üzerinde uyuduktan sonra yüzünde hasırın izi çıkan, bir günü belki bir iki hurma ile geçiren, açlıktan karnına taş bağlayan, vefat ettiği zaman eşyası bir yahudi tüccarın elinde rehin bulunan peygamberlerini göreceklerdir.

    13 yıl boyunca mekkede görmediği eza, çekmediği cefa kalmayan, ama yine de 'bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz de yolumdan dönmem' diyen peygamber, en ali makamları vazifesi uğruna elinin tersiyle iten biri ve aynı zamanda kendi eşine iftira atan bir münafığın cenaze namazına gidecek kadar yumuşak huylu, merhametlidir.

    o günün toplumunda medine' de yaşayan ve bilinen 300 kadar münafık insan vardır. yani bu insanlar müslüman gibi görünüp, takiyye yapan , insanların içlerinde fitne çıkaran, akıllarınca kendilerini gizleyen insanlardır. ancak bu münafıklar, o dönemki sahabe yaşantısından, samimiyetinden öylesine etkilenirler ki, pek çoğu hayata gözlerinin yummadan önce bulundukları yoldan dönmüş ve müslüman olarak ruhlarını teslim etmişlerdir.

    bir insan olarak peygamberimiz, dünya zevki namına herhangi bir şey tatmamış, 63 yıllık ömrü boyunca rahata kavuşmamış, insanların düşüncelerine, değerlerine, inançlarına saygı duymuştur. buna örnek olarak peygamberimiz bir gün önünden bir cenaze geçerken ayağa kalkmış, yanındakilerin 'müslüman değildi' uyarısına, ama insandı diye cevap vermiştir. yine insanların fikirlerine verdiği önemi vurgulamak adına, hendek savaşında kendisi hücum savaşı yapmayı düşünmesine rağmen, istişare kararı olarak, hemde genç sahabilerin fikri olmasına rağmen savunma savaşı yapılmış, ve o da karara uymuştur. 'ben sizin peygamberinizim, benim dediğim olacak' dememiştir.

    islamın ne olduğuna dair kütüphanelerce yazılmış kitap, binlerce şiir, kuran ve sünnet varken burada kısa bir yazı içerisinde insanlara bunu anlatabilmek elbette mümkün değilidir. ancak islamın ne olduğunu gerçekten merak edenler, açıp kurana ve hadis kitaplarına bakabilirler.
    tabi eğer bu iddialarında art niyetli değil ve samimi iseler.

    her şeyin üzerine konuyla ilgili yıllarca uğraşsamda bu güzellikte ifade edemeyeceğim akifin bu şiirini şuraya bırakmak istiyorum. zahmet edip okuyanlara teşekkür ederim...

    müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile
    alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile
    kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir
    müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir
  2. kuran'dır. konumuz ışid, iran, akp, hacı-hoca-şeyh ne olursa olsun yaptıkları, söyledikleri kuran'a uyuyor mu ona bakılır bu kadar. sormamız gereken soru "gerçek bir müslüman nasıl olmalı?" olmalıdır.
    kuran'da insanların çoğunluğuyla ilgili ayetler ortadayken müslümanların ve müslümanım diyenlerin yaptıklarına bakıp gerçek islam bu demek islam'la çelişen bir durum oluyor.

    insanların çoğu yoldan çıkmıştır (mâide, 49)
    insanların çoğu kur'andan yüz çevirdi (fussilet, 4)
    insanların çoğu düşünmez (mâide, 103)
  3. bence fazla düşünmeye gerek yok. gerçek kanıt, islamın kendi kitabı olan kuran-ı kerim'dir. yazan ne ise odur gerçek islam. ek olarak sadece sünnet denilen şeyler eklenebilir. onu da peygamber yapmış yani islam dışı olamaz.
    nane
  4. bektaşinin biri hocaya gitmiş, hocam allah nerde ? diye sormuş. hoca '' o ne yerdedir, ne göktedir, hem yerdedir, hem göktedir. ne içimizdedir, ne dışımızdadır, hem içimizdedir, hem dışımızdadır'' demiş.

    bektaşi bakmış, hocam sen şuna yok diyeceksin de dilin varmıyor demiş.
  5. ileride "hayırsız" olacak diye, durduk yere bir çocuğu öldürmekten bahseden kehf suresi var. hızır ve musa'nın hikmetlerle (!) dolu yolculuğunu anlatır. gerçek islam konusunda fikir verebilir.
    ...
    yolculuk sirasinda, diger çocuklarla oynamakta olan bir çocugu öldürdü. musa (a.s.): "kisas olmadan, masum bir cana nasil kiyarsin? dogrusu çok kötü bir is yaptim, dedi" (el-kehf,18/74).
    küçük çocugun bu erken yasta vefat ettirilme sebebi hizir (a.s.) tarafindan söyle açiklandi: "öldürdügüm erkek çocuga gelince; onun anne ve babasi mü'min kimselerdi. ileride onlari isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin" (el-kehf, 18/80,81).
    nyks
  6. tüm orta doğu ve yakın çevresinin içinde debelendiği bok çukurunun yaratıcısı ve bir numaralı sorumlusudur.

    inanmıyorsan bi kuran türkçe meali oku. gerçekten çok şaşıracaksın.
  7. islam somut bir olgu ya da bir realite (ingilizce tabiriyle phenomenon) değildir. islam bir konsepttir, diğer bütün dinler gibi. bu durumda somut olgular daha doğrusu fiiller islam konseptine uygundur veya değildir denilebilir. o halde 'gerçek islam bu değil' kabul edilebilir bir önerme değildir.
    islam'ın sınırları ise genel hatlarıyla belirlenmiştir ve bazı hallerde zemine veya kişiye göre değişkenlik gösterebilir. bu konu üzerine ciltlerce kitap yazılabilecekken burada ifade etmek sığ kalacaktır.
  8. sahte islama göre sahte olan islamdır. bu böyle gider tabii..
    mert
  9. her şey değişir, dönüşür.

    filologların dediklerine göre, ki bu insanlar dil bilimcisidir, her dil 250-300 yılda bir değişime uğrar, bu değişim bazı dillerde daha belirgin şekilde görülürken bazılarında ise daha hafif bir değişim söz konusudur.
    arapça dili tek bir virgül ile bütün bir cümlenin anlamının değiştiği çok hassas ve esnek bir dildir.
    kuran-ı kerim arapçanın kureyş lehçesi şeklinde inmiştir ve üstünden 1400 küsür yıl geçmiştir.
    bu süre zarfında sayısız çevirisi bulunduğu gibi sayısız arapça basımları vardır.
    belirtmekte fayda var kuran-ı kerim kutsaliyet addedilen bir kitaptır.
    bu kutsal kitapta en ufak bir değişim çok büyük bir sorun teşkil edebilir.
    en ufak bir yanlış çeviri çok büyük bir sorun teşkil edebilir.
    en ufak bir basım hatası çok büyük sorunlara sebep olabilir.
    bu kutsaliyet addedilen kitap üzerinde yapılacak bir yorum bir tarikatın kurulmasına sebep olabilir.
    tarikatlar birbirlerine karşı kafir atfında bulunabilir.
    bu sebepten ölümlere, katliamlara neden olabilir.

    hatırlıyorum, nihat hatipoğlu adlı bir şahıs bir televizyon programında hz. muhammed'in sağ elini kullandığını, yani bunun sünnet olduğunu belirtmişti.
    ne oluyor biliyor musun böyle aptalca, sonuçları düşünülmeden yapılan yorumlar sonrasında?
    van'da bu programı izleyen cahil bir baba sol eliyle yemek yiyen 9 yaşındaki kızının sol elini kırıyor.^:evet gerçek.^

    peki bu durumda soruyorum gerçek islam nedir?
  10. ışid denen şey gerçek islamdır. kimse aksini iddia edemez. nitekim bağzı akp'li vekiller de bahis mevzu örgütün tüm eylemlerinin, tüm eylemlerinin, bütün - hepsinin, eylemlerinin islam fıkhına uygun olduğunu söyler. uzun adam da aynı çizgide. ya da bu güne kadar kaç tane müslüman grubun çıkıp ışid'in müslüman olmadığını söylediğini duydunuz mesela? türkiye'de de hatırı sayılır bir sempatizanı bulunmaktadır. ben küçük bir grupta yaptığım ankette yüzde otuz gibi bir sonuca ulaştım. bu ilk zamanlardı, muhtemelen şimdi daha azdır aynı grupla konuşsam. türkiye'nin her tarafından insanların olduğu bir gruptu ama önemli değil bu o kadar. konu ışid değil biliyorum ama islam ışid'tir. son yıllarda profesör, devletin çeşitli kademelerindeki memurların, diyanetin ve çeşitli dini önderlerin " garip?" açıklamaları da gerçek islamın farklı bir şey olduğunu sezdiriyor olması lazım müslümana ama hala barış kardeşlik dini arıyor insanlar o kanla yayılan dinde.

    islam en başından beri böyleydi. bütün ortadoğu ve afrikaya yayılırken ellerinde güllerle gitmediler, her yerde savaştılar. sadece 4 halife döneminde bile 100.000 bin kişi öldü bu savaşlarda. ilk 4 halifenin 3'ü suikastle öldürüldü. bu dönemin adı asrı saadet, gerisini tahmin etmek zor olmasa gerek. 1500 yıllık islam tarihinde savaşsız tek bir 10 yıl geçmemiştir.

    islam fıkhındaki akıl almaz kurallar ancak onlarla karşılaşınca veya maruz kalınca anlaşılır derece dehşettir. mesela eskiden savaş esirleri mekke'ye kadar yürütülürmüş. yolda ölenler haricinde, şehre varıldığında iyi durumdakiler çalıştırılmaları için ayıklanır, kötü durumdakiler öldürülür. kadın ve çocuklardan kullanışlı olanlar (cariye vs) haricindekiler de şehir dışına, kendi başına kaldıklarında öleceklerinden emin olunan bir yere terk edilirlermiş. sebebi de o çocuklar büyüyünce intikam almak niyetiyle islama düşman olmasınlar. kadın ve çocuk öldürmek haram olduğu için de ölüme terk edilirlermiş. islam arap coğrafyasında marjinal denecek kadar küçük bir grubun kız çocuklarını gömmesini bahane ederek herkesi gömmüştür.

    lütfen gerçek islamı kurandan başlayarak öğrenin, peygamberlerinin, halifelerinin, din adamlarının, sözde felsefecilerinin nasıl akıl dışı işler yaptığına tanık olun. gerçek islamla tanışmış hiçbir akıl sahibinin onun içinde olmak isteyeceğine inanmıyorum.

    (bkz: sümük-ü şerif)