1. iyiydik. penyelere inanıyorduk
    doğum günü şarkılarına, pastalara ve mumu üfleyen kişiye
    iy ki doğmuş olmanın neşeli gerekliliğine
    kimyaya, ölçü ve tartı aletlerine inanıyorduk
    adı fatma, fatma'ya hemen inanıyorduk
    sergio leona'ya, elektrik enerjisine
    adı ali, ali'ye niçin inanmayalım

    iyiydik
    ikinci tokatları kültürel fark kuramıyla açıklıyorduk
    birincisi doğaçlamaydı zaten
    üçüncü tokat ama insan haklarına aykırı
    insan haklarına inanıyorduk
    john locke'a ve john wayne'e
    bir yerden bir yere gitmeye inanıyorduk
    montlara, pamuk tarlalarına, virginia tütününe

    ölülerin yönetimindeki dirilerin savaşına
    ama en çok penyelere
    "lili marlen şarkısı ne kederlidir"
    aldık, kabul ettik; çok kederlidir
    buralarda bir yerdeydi, ona da inanıyorduk
    her neydiyse zaten şüphe yok inanmamıza
    el kameralarına, merhamete… reno toros'a
    nerdeyse iman edecektik üretimden kalkmasa

    iyiydik
    penyelere inanıyorduk. monogamiye ve sürprizlere
    sürpriz diyen bir ağzın kibirli büzülüşüne
    bikini adasına ve bahçıvan pantolonlara
    kremlere ve troçki'nin dürüst biri olduğuna nedense
    kiraz zamanına, tanpınar' a
    istanbul dünya başkentidir cümlesine ve kepekli pirince

    kayıp kardeşlere, ölü dillere, mühendislere
    kayıp kardeş fikrinde kulağa hoş gelen bir şey yok mu
    jodie foster'a ; hep beraber
    elmalılı tefsirine, bir kısmımız
    çok azımız karabaş tecvidine

    terlemeye, rutubete, madonna'ya
    vatan değerli bir arsadır, millî emlakçılara
    devlet demiryollarına ve halkın karayollarına
    çift güllü yasin kitaplarına
    mor beyaz afyon çiçeklerine değil ama
    bir daha: çift güllü yasin kitaplarına

    kendine iyi bak dileklerine; görüşürüz
    niye görüşeceksek
    şadırvanlara, antik dünyaya; roma ve üç kıtaya
    sözleşmelere ve sosyal sigortalara
    yerlere tükürmemeye
    -göklere tükürebilirsiniz-
    israiloğulları israilkızlarını öldürürken
    iyiydik, penyelere inanıyorduk