• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.33)
pickpocket - robert bresson
robert bresson'un hem yazdığı hem yönettiği 1959 tarihli filmidir.

film, entelektüel bir karakter olacak tanımlayabileceğimiz, genel düzene ayak uyduramamış michel'in yankesiciliği meslek edinmesi üzerinden bir hikaye anlatıyor. michel'in iç çatışmalarının başarılı bir şekilde anlatıldığı film sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir.


  1. bresson izlemeye (bkz: un condamné à mort s'est échappé ou le vent souffle où il veut) ile başladım ve çok beğendiğim için iki filmini daha izledim: "balthazar" ile "pickpocket".
    bana özgü olduğunu sanmıyorum ama bir yönetmenin filmlerini diğer filmleriyle kıyaslamak gibi kötü bir huyum var. o sebepten "bir idam mahkumu kaçtı"yı çok sevdiğim için pickpocket ve özellikle balthazar'a kanım ısınmadı. yine de bresson bir reyizdir, fırsat bulundukça filmleri izlenmelidir.
  2. !---- spoiler ----!

    "jeanne, sana ulaşmak için o kadar tuhaf yollardan geçtim ki..."

    bresson' un "pickpocket" isimli filmi bu replikle son buluyor. evet, insanın, bütün yaşadıklarını, o ana kadar olan bütün yaşamını, doğru veya haklı kılan bir büyü vardır aşkta. belki biraz daha açmak gerekirse aşık olunana, "evet, bir kadın kesinlikle böyle olmalı." diyebileceğin kadına ulaştığında, seni o ana ulaştıran tesadüflerin, önceden tasarlanmış bir planın kusursuz uygulanışı olduğu hissine kapılırsın.aslındaysa o güne kadar tam da bunun tersi olarak algılarsın hayatı.geçmişini birçok yönden hatalı bulursun. bu arada şunu hatırlamakta fayda var: insan sadece kendisine dair cümleler kurabilir, aksi imkansızdır.

    michel düzene ayak uyduramamış, yankesicilik yapmaya karar vermiştir. bunun meşrulaştırmasını ise "dahi kişiler, fakirlikten ot gibi yaşamaya mahkum ise, topluma yararlı olmaları adına kanun dışı bazı eylemlerde bulunmalarına izin verilmelidir.” şeklinde ifade ediyor. böyle düşünmesine karşın, kendisinden bile çok sevdiği annesinin karşısına çıkamıyor. suçluluk duygusu tanrı'ya veya -tanrı imgesiyle genellikle karışan- anne yahut aşık olunan kadına karşı hissedilen bir duygudur. michel, kendisine hiç uygun olmadığı halde meslek edinmeye çalıştığı işin günahkarca olduğunun farkındadır. fakat bu günahı bilerek isteyerek işliyor. yüce olana ulaşmak hiç hata yapmamakla mümkün olsaydı cennet insanlar için değil makineler için yaratılmış olurdu. bu sebeple evet insanın kendi iradesiyle -ne yaptığını inkar etmeden- hata yapması, günah işlemesi gerekir. eğer insan bunu göze alabilirse "tuhaf yollardan geçerek" yüce olana ulaşır. jeanne'in yüzünü, michel'in tanımlayamadığı bir 'şey'in aydınlatması ve michel'in sayfanın başındaki repliği söylemesi zannımca tahlilimi haklı çıkarır niteliktedir.

    polis ve jacques ise michel'in hayatında muhtemelen devlet, otorite, toplum gibi dış unsurları temsil ediyordur diye düşünüyorum. bu dış unsurlara da keyfi olarak girmiyorum.

    !---- spoiler ----!