1. yunan mitolojisine göre, kardeşi epimetheus ile birlikte prometheus dünya'ya zeus tarafından canlı hayatını oluşturmaları için gönderilen iki titandan biridir. prometheus tanrıların görünüşlerini esas alarak insanı şekillendirir ve bilgelik tanrıçası athena da insanoğlunun içine "hayat" üfler. canlılara tanrılardan hediyeler vermek, onlara görevler yüklemek epimetheus'un görevidir fakat bütün iyi özellikler ve yetenekler diğer canlılara çoktan verilmiştir bu yüzden prometheus insanı iki ayak üstüne kaldırır. iki ayak üstünde durmak sadece tanrılara mahsustur ve diğer canlılara bahşedilmez bundan dolayı zeus, iki ayak üstüne kalkan insan evladı geldiği yeri unutmasın diye tanrılara hayvan adaklar adanmasını emreder. lakin şekillendirdiği insanoğlunun sürekli tanrılara yalvarmasından dolayı gelişemediğini gören prometheus'un onun için daha iyi planları ve öngörüleri vardır. zeus'a bir oyun oynar, bu oyunda biri insanlara diğeri tanrı zeus'a verilmek üzere iki tas hazırlar bu taslardan ilkinde öküzün etli ve lezzetli kısmını hayvanın yenmeyecek bölümlerinin altına saklar. ikinci tasa ise yağ katmanının altına hayvanın kemiklerini koyar. zeus tabii ki ikinci tası seçer ve kendisine oynanan oyunu anlayan zeus prometheus'a çok öfkelenir ve öcünü prometheus'un en sevdiği canlı olan insandan, onların ölümlü ateşini söndürerek alır. prometheus zanaatın tanrısı hepheistos'un ocağından ateşi çalar ve insana verir. bu ateş insanoğlunun doğanın efendisi olmasını ve çeşitli icatlar yapmasını sağlar. yani prometheus'un çaldığı ateş, insan ırkının uygarlıklarının hızla gelişmesini temin eder. zeus aşağıya baktığında otoritesine uymayan, itaatsiz bir topluluk görür. gözü dönen zeus prometheus'u kafkas dağlarına zincirler ve zeus'un kartalı her gün gelir ve ölümsüz bir varlık olan prometheus'un ciğerini söker. zeus insanoğlundan öcünü daha korkunç bir şekilde alır. diğer tanrıların da yardımıyla pandora adındaki ilk kadını yaratır ve ona açmaması ile görevlendirildiği bir kutu hediye edip dünyaya gönderir. kutunun içinde bahtsızlıklar, hastalıklar, felaketler ve kutunun en altında ise "umut" vardır. pandora merakına yenik düşer ve kutuyu açar ve dünyaya bütün felaketler yayılır. kutu tamamen boşalmadan önce pandora kapağı kapatır ve "umut" kutunun içinde kalır. kutunun içinde kalan son şey sayesinde insan dünyaya yayılan yıkım ve bela ile başa çıkmayı başarır.

    tevfik fikret'in promete şiiri ise bir miti değil gerçeği anlatır. çok usta metaforlar ile hem muazzam bir şair olduğunu gösterir hem de insanın kalbindeki olimpos'un ateşini harlar. okullarda öğretilecek en önemli şiirlerden biridir; zira bu şiir insanı çalışmaya, çabalamaya şevklendirir. günümüzdeki tükenmiş, yorgun, boşvermiş türk halkını tekrar iki ayak üstüne doğrultacak olanlar yine bizleriz, işte bu yüzden "yüklen getir – ne varsa – biraz miskinlik alan, bir parça ruhu, benliği, idraki besleyen"

    promete
    kalbinde her dakika şu ulvi tahassürün
    minkar-ı âteşinini duy, dâima düşün:

    onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?
    gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım?

    yükselmek âsümâna ve gülmek, ne tatlı şey!
    bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa... ey

    müştâk-ı feyz u nûr olan âti-i milletin
    meçhul elektrikçisi, aktâr-ı fikretin

    yüklen getir - ne varsa - biraz meskenet - fiken,
    bir parça rûhu, benliği, idrâki besleyen

    esmâr-ı bünye-hıyzini; boş durmasın elin.
    gör dâimâ önünde esâtir-i evvelin

    gökten dehâ-yi narı çalan kahramâanını...
    varsın bulunmasın bilecek nâm ü şânını!

    çevirisi- ahmet muhip dıranas

    kalbinde her dakika şu yücel özleyişin
    ateşten gagasını duy ve daima düşün;

    onlar niçin göklerde, niçin ben çukurdayım,
    gülsün neden dünya bana, ben yalnız ağlayım.

    yükselmek hep göklere ve gülmek ne tatlı şey.
    bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa… ey

    milletin uygarlık özleyen yarınlarının
    meçhul elektrikçisi, ergin ülkelerin

    yüklen getir – ne varsa – biraz miskinlik alan,
    bir parça ruhu, benliği, idraki besleyen

    güç veren ürünlerini; boş durmasın elin.
    gör daima önünde o ilkel masalların

    gökten deha ateşi çalan kahramanını…
    varsın bulunmasın bilecek nam ve şanını.