• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.50)
rembetiko - costas ferris
1935 mısır doğumlu yunan yönetmen kostas ferris'in 1983 yapimi, 1984 berlin film festivali gümüş ayı ödüllü filmi.

senaryo: sotiria leonardou / kostas ferris

oyuncular:

themis bazaka, (adrianna)
nikos kalogeropoulos, (babis)
konstantinos tzoumas, (conjurer)
vasso alexandridou, (efterpe)
spyros mavidis, (fontas)
michalis maniatis, (georgakis)
nikos birbilis, (iordanis)
sotiria leonardou, (marika)
lina babatsia, (matina)
nikos dimitratos, (panagis)
vicki vanita, (rosa)
giorgos zorbas, (thomas)


  1. yunan müziklerini araştırırken öğrendiğim, müziklerine daha izlemeden aşık olduğum, izleyince de hayatımın içine ince ince işleyen film.

    filmde benim dikkatimi çeken iki nokta tekrar ve hissizlik-yabancılaşma ve ikisinin bir bileşimi olarak hissizleşmenin tekrarlanması olguları.

    --- spoiler ---

    en çok dikkat çeken tekrarlar; bizzat marika'nın ve marika'nın kızı adriana'nın doğum sahneleri. en göze çarpanı ise elbette mekan sahibi thomas'ın marika'nın annesinden sonra kızına da göz dikmesi. bunun üzerine marika kendisine iğrenme ve nefretle dolu bakıyor. bir diğeri ve bence en ironik olanı marika'nın annesinin thomas'la kırıştırmak için yaptığının aynısını marika'nın kendi kızına babis ile kırıştırmak için yapması. kullandıkları cümle bile aynıydı. filmin bu noktası bana nuri bilge ceylan'ın üç maymun'unu hatırlattı. o filmde de patronunun kendisine yaptığının aynısını, kendi hayatının harcanmış olmasından hiçbir ders çıkarmamış olarak filmin sonunda o çocuğa yapıyordu.

    hissizleşme, yabancılaşma filmdeki karakterlerin çoğunda gözlemlenebilir olsa da elbette kendini en çok ana karakter marika'da gösteriyordu. ve elbette bir süreç sonucunda oluşuyordu. en başlarda, kocası - ya da sevgilisi mi demeli - yurtdışına giderken bebeğine sarılmış, nasıl da hayat doluydu marika; ben gereken her şeyi yaparım, çocukla da ilgilenirim diyordu. elinde bebeğini sımsıkı tutuyordu. ama sonra kocası gelmedi. ve marika da rembetiko yapmaya başladı. olmuş ve olabilecek en güzel rembetiko şarkısı stou tahoma magaside tefini çaldı. kocası gelmedi. ve marika hep ama hep yanında duran, onu çok seven caanım kemancı yorgos varken, gidip de gönlünü babis'e kaptırdı ve aşkına karşılık alamadı. iyiden iyiye hissizleşti. o kadar ki, küçücük kızını yatılı okula gönderirken arkasından bile bakmadı ve dahi arayıp sormadı yorgos'un o kadar ısrarlarına rağmen.

    ve babis'in gitmesinin ardından kegome kegome'yi söylerken hayatının en travmatik üç anını ^:babasından yediği dayak^ ^:annesinin ölümü^ ^:babis'in gidişi^ hatırladı marika. ve öyle böyle söylemedi türküyü. kendisi gözünden yaş akmadan ağladı, türkü ağladı, dinleyenler ağladı.

    yorgos ne güzel seviyordu oysa marika'yı. hatta kahramanlarımızın izmir özlemlerinin doruğa ulaşmasıyla ödemiş kavakları'nı hüzünlü hüzünlü dinlerken, yorgos dünyanın olmuş ve olabilecek en güzel ilan-ı aşkını yapıyor marika'ya:

    "marika, seni annem gibi, kız kardeşim gibi seviyorum" diyor ve susuyor, devamını getirmeye cesareti yok ki, hiç cesaret vermiyor ki marika.

    hissizleşme, yabancılaşma, tekrar ve hissizleşmenin tekrarı olgularının yanısıra filmin en can alıcı noktalarından biri de babis'in şu sözleri; "artık kimse rembetiko dinlemiyor, insanlar rahatlatıcı müzikler arıyorlar" cümlesiydi. ve rembetiko hikayesinin sonu geldi. sonrasında da marika öldü zaten. rembetiko çalıp söylenmeyecekse eğer, neden yaşasın ki marika? o kadar acıydı ki ölümü marika'nın, delinin tekinin bıçağının tesadüfen saplanıvermesi üzerine insan "böyle mi ölecektin marika?" diye düşünmeden edemez ama evet, tam da böyle ölecekti marika. sessiz bir çığlık dahi olmayan bir hikayenin sonunun da çok anlamlı ya da afili olması beklenemezdi ki zaten.

    filmin nirvanaya ulaştığı ve filmi en iyi özetleyen nokta ise elbette ki cenaze töreni. rembetlerin hayatının ve rembetiko müziğinin temeli: olanca mutsuzluk ve perişanlık içinde çalıp eğlenebilmek, dans edebilmek. nitekim, bu da ikinci dünya savaşı'nda şehir bombalanırken bizimkiler yine bir barda yine rembetiko yapıp dansetmelerindeki hissizliğin tekrarı niteliğinde.

    güzeller güzeli marika'nın hazin hikayesi, muhteşem şarkılarla birlikte ve en çok da hem ağlatan, hem güldüren cenaze töreniyle rembetiko'ya hayran olmamak elde değil.

    --- spoiler ---

    ah rembetiko. ah iki gözüm marika'm.