1. bugün new york times gazetesinde bir yazı yayınlandı. deprem niteliğinde bir yazı. bu yazı, reza zarrab uğruna türkiye cumhuriyeti'nin egemenlik haklarının nasıl pazarlık konusu haline getirildiğini anlatmaktadır.

    reza zarrab abd'de tutuklanalı yaklaşık bir sene oldu. bildiğiniz üzere yandaş medya zarrab tutuklandığı anda olayı komplo teorisine bağlamış, %50'nin milli duygularını galeyana getirme operasyonları yürütmüş ve o sırada davaya bakan savcı Bharara'yı fetöcü olmakla itham etmişti. ancak biliyoruz ki zarrab'ın tutuklanmasına yola açan soruşturma, Bharara daha göreve gelmeden başlatılmış uzun süreli bir takibin sonucudur. yine de yandaş medya olayı sulandırmak ve bulandırmak konusunda başarılı olmuştu.

    trump başkan seçildikten sonra bu konuda olağanüstü hareketlenmeler meydana gelmeye başladı. zarrab çok enteresan iki ismi kendisini temsil etmesi amacıyla görevlendirdi: eski new york belediye başkanı Rudolph W. Giuliani ve bush yönetimi sırasında başsavcılık yapan Michael B. Mukasey. nyt makalesinde bu iki isminde de trump'a çok yakın olduğu bildiriliyor.

    ancak abd'de işler pazardan karpuz seçmeye benzemiyor. bu iki ismin davaya dahil edilmesiyle birlikte davanın hakimi, zarrab'ın esas avukatından, bu kişilerin zarrab adına hangi görevlerde bulunacaklarına ilişkin yeminli beyanlarını mahkemeye sunmasını istiyor. hakim diyor ki, eğer verecekleri beyanlar sır niteliğinde bilgiler içerecek olursa, bunlar gizlilik içinde değerlendirilebilir.

    çarşamba akşamı, yani dün, bu beyanlar zarrab'ın avukatı (Benjamin Brafman) tarafından hakime sunuluyor. ancak hakim, beyanların sır niteliğinde bilgiler içermediği kanısına varmış olacak ki, bunların kamuya da açıklanmasını istiyor. kıyamet burada kopuyor.

    Giuliani ve Mukasey, yani zarrab tarafından davaya dahil edilmiş siyasi ağırlığı olan iki isim, kendi yeminli beyanlarında diyorlar ki, bizim görevimiz, "...birleşik devletler ve türkiye arasında, birleşik devletlerin ulusal güvenlik çıkarlarına katkıda bulunacak bir anlaşmanın parçası olarak, mevcut davayı zarrab'ın avantajına olacak şekilde sonuçlandırmaktır..."

    ilaveten diyorlar ki, "... hem birleşik devletler hem türkiye, birleşik devletlerin ulusal güvenlik çıkarlarına katkıda bulunacak bir anlaşma ihtimalini görüşmeye ve davadaki sıkıntıları da çözümlemeye sıcak yaklaşmaktadırlar."

    yazının başlığı şu: neden Giuliani türkiye'nin lideriyle gizlice buluştu?

    evet, bu Giuliani denilen adam, geçenlerde (ne zaman olduğu yazmıyor) türkiye'ye gelmiş ve gizlice erdoğan ile görüşmüş. Giuliani görüşmeden önce abd'nin türkiye'deki dışişleri bakanlığı temsilcisinden brifing almış.

    bak bu makaleyi BENJAMIN WEISER diye bir adam yazmış.

    ey muhalif gazeteciler! 23 yaşındaki sosyal medya editörlerinize propaganda amaçlı haber metinleri tvitleteceğinize, gidin abd'ye, oturun bu adamın karşısına, detayına kadar sorun bu işi. yeminli beyanları kendiniz okuyun. Giuliani ve Mukasey kendileri konuşmasa da, onları tanıyanlarla konuşun. ortada dönen pazarlık nedir, öğrenmeye çalışın. gelin bunu haber yapın. bas bas bağırın. televizyonlara çıkıp anlatın. gazetenizde boy boy haber yapın. mit tırları kovalamaktan çok daha gazeteci işi, çok daha lekesiz bir iş!

    not:
    1-konunun önemine binaen yazıyı uzun zamandır bir şey yazmadığım ekşi sözlüğe de kopyaladım (orada görürseniz...)
    2- bu dava sürecini yakından talip etmeye çalışan ruşen çakır'ın meyascope.tv'sine bakabilirsiniz. bugünkü nyt makalesinden önceki sürece dair daha detaylı bilgiler mevcut.
  2. konu cumhuriyet gazetesinde haber oldu:

    "...
    giuliani mahkemeye verdiği yeminli ifadede, türkiye’ye giderek cumhurbaşkanı erdoğan’la sarraf’ın yararına olabilecek bir çözüm bulmak amacıyla “abd ve türkiye arasında, abd’nin ulusal güvenlik çıkarlarını ilgilendiren bir anlaşmanın parçası olarak görüştüğünü” kabul etti.
    ..."

    haberde yer almayan çok önemli bir detay, giuliani ile mukasey’in paralarının zarrab tarafından ödeniyor olduğu.

    yani bu adamlar abd hükümeti veya yargısı adına hareket etmiyorlar ancak türkiye ile abd'nin ulusal güvenlik çıkarlarına katkıda bulunacak bir pazarlık yürütüyorlar ki zarrab davası için bir çözüm bulunabilsin.

    türkiye'deki iktidarın zarrab'ı ne kadar kolladığı sır değil. dolayısıyla süreç aslında şöyle okunmalı: türkiye, zarrab'ın serbest bırakılması veya az bir ceza alması karşılığında, abd'ye tavizler vermeyi teklif ediyor. yürütülen pazarlık hangi tavizlerin verileceği.

    bu leşliğin muhalefet tarafından, özellikle şu günlerde gümbür gümbür seslendirilmediğine şaşıyorum!