1. gelmiş geçmiş en iyi tenisçi. tenise merakım çok eskilerden beri var ama tek tük denk gelirse bakıyordum. roddick'in popüler olduğu zamanlardı o zamanlar. sürekli federer ile karşılaşırlardı. nedense o zamanki aklımla roddick'in şapka takmasını bir farklılık olarak algılamış, sert servisleri, aldığı ace puanlara bayılmıştım. fakat federer başkaydı. roddick'i sürekli mağlup ediyordu. roddick'in oyunu biraz fiziği ön plana çıkartırken, federer tam bir dehaydı. çıkarılmayacak topları sanki çok normal bir şeymiş gibi çıkartıyor, en olmadık durumlardan puan alıyordu.

    federer'in bu oyununu seyretmek öyle çok hoşuma gitmişti ki yavaş yavaş federer hayranı olduğumu hissediyordum. fakat benim tenisi sürekli takip etmemin başlangıcı 2008 wimbledon finaline dayanır.

    ankara'ya akraba ziyaretine gelmişiz ailecek. annemler dedemi ziyaret etmişken, ben önce bir dayıma uğrayayım dedim. dayımın karısı dayımın bir işi çıktığını birazdan geleceğini söyleyince televizyonu açtım dayımı beklerken. kanalları gezinirken yeşil çimler üzerinde hazırlanan beyazlar içindeki iki efsanevi tenisçiyi gördüm.

    maç inanılmaz bir şekilde başladı. toprak kort ustası nadal çimde de iddialıydı. çevikliği, vuruş hızı gerçekten muazzamdı. onu izlemek büyük bir zevkti. normal bir tenisçinin kolaylıkla sakatlanabileceği pozisyonları çok kolay bir şekilde kotarabiliyordu fakat benim yüreğim hep ağzımdaydı bir şey olacak diye. federer ise tam bir estetiklik abidesi. raketi vücuduyla bütünleşmiş bir mutanttı sanki. federer hakkında ne dense az, onu orada o noktada izlemek isterdim. tam bir sanatçı gibi ahenkle hareket ediyordu. topa vuruşları, forehandi muhteşemdi.

    ilk iki seti nadal kazanırken dayım geldi fakat ben o kadar kaptırmıştım ki kendimi maça, doğru düzgün sohbet edemedik bile adamla. sonraki set tie break. nadal ilk wimbledon şampiyonluğuna oldukça yakın. fakat majesteleri pes etmiyor. tie break ile kazanıyor ve durumu setlerde 2-1 e getiriyor.

    nadal'da hafif bir motivasyon kaybı gözlenirken federer daha bir konsantreydi sanki. dördüncü set de tie break'e kalınca nadal bir kere daha yaklaşıyor şampiyonluğa. fakat majesteleri öyle kolayca pes edecek gibi görünmüyor. tie break'i alıyor ve durum setlerde 2-2'ye geliyor.

    ve son set. tam tamına bir saat on beş dakika civarı süren efsanevi son set. federer iyi başlamış ilk oyunu almıştı. fakat nadal karşılık veriyor durum oyunlarda 1-1 e geliyordu. federer kendi servis oyununda bu sefer zorlanmasına karşın alıyordu ve durum 2-1di. seyirciler hiçbir anı kaçırmıyor, gözlerini bile kırpmıyorlardı. herkes durumun öneminin farkındaydı. bu maç gelmiş geçmiş en iyi müsabakalardan biriydi. seyircinin heyecanı televizyon ekranın fışkırıyordu sanki. maçın başı uzanıp seyreden ben şimdi televizyonun içine girecek kadar yakındım televizyona. derken nadal zorlanmadan durumu oyunlarda 2-2 ye getiriyordu. federer kendi servis oyunlarında zorlanırken nadal'ın servisleri sayesinde pek zorlanmaması acaba federer kaybedecek mi diye düşündürüyordu beni. maç öyle bir şeydi ki bir sonraki anı tahmin etmek mümkün değildi.

    durum 7-7. nadal servis kırmaya çok yakın. bu servisi kırarsa ilk wimbledon şampiyonluğuna çok yakın olacaktı. 2 servis kırma puanı varken, federer ace atıyor ve durumu 30-40 yapıyor. heyecan gittikçe artıyor. spikerler bile bu heyecana kaptırmıştı kendilerini. tarihi bir ana şahitlik ediyorduk. artık nefesler tutulmuş federerin atışını herkes merakla bekliyordu. federer durumu 40-40a getiriyordu bir şekilde. kendi servis oyunu olduğu için avantajlıydı fakat nadal bu şampiyonayı çok istiyordu. ve federer'den beklenmeyen bir hata geldi. forehandi fileye takıldı. avantaj nadalda. seyirci hep bir ağızdan bir şaşkınlık nidası çıkarıverdi. federer sanki biraz konsantrasyonunu kaybetmiş gibi görünüyordu. ve bir tane daha basit hata yaparak servis onunu nadala kırdırttırıyordu. seyirci nadal diye tezahürat yapıyordu. nadal servis oyununu da alarak hayatında ilk defa wimbledon'da şampiyon oluyordu. maç bittiğinde seyirci deliler gibi alkışlıyordu bu müsabakayı. bu seyir zevkini tattırdıkları için bu iki efsanevi tenisçiye minnettardılar.

    tenis'i seviyorum. bu izlediğimiz hikayeleri seviyorum, altında yatan diğer hikayeleri seviyorum. federer'in bile forehandinde şaka gibi hatalar yapmasını, mucizeler olmasını seviyorum. izleyin, izlettirin. oynayın, oynattırın.
  2. form geçicidir klas kalıcı sözü sanki federer için söylenmiş gibi. otuzdört yaşını geçti ve hala sıralamada ilk üçte yer alıyor.
  3. gelmis gecmis en iyi tenisci olmasi bir yana sahsi fikrim en iyi 5 sporcudan biri olan 1981 dogumlu isvicreli tenisci.

    federer basarili bir junior kariyerinden sonra 98 de profesyonel oldugunda; servis vole ekolu, sampras ve becker gibi adamlarla iyice saglamlasmis. agassi gibi return/passing shot tarzi oyunu benimseyenler de var. federer in yildizi wimbledon 2001 de samprasi yenmesiyle iyice parliyor. onun teknigi bambaska. tenis literaturunde ne kadar vurus varsa hepsini rahatlikla uyguluyor. iyi bir servis, oldurucu bir forehand, az hata yapan agresiflesebilen bir tek el backhand, cok iyi slice, cok iyi voleler, cok iyi dropshotlar, passingshotlar, loblar ... federerin teknigi suan da zaten ders olarak anlatilir.

    fakat en carpici ozelligi istikrari. 2003 04 05 06 07 09 wimbledon, 2004 05 06 07 08 us open, 04 06 07 2010 aus open. bunlar sadece grand slam ler tabiki. turda kazanmadigi turnuva cok az var. toprak krali nadaldan 2009 da firsat bulabilmis ve rg yi alip career grand slam i tamamlamis. 2011 e kadar zaten bosluklar hep yari finaller finallerle dolu ceyrek bile yok.

    sonraki yillarda klas kalici olsa da form isin icine iyice girince djokovic nadal murray i eskisi gibi domine edemiyor. bikac masters 500 lukler 250 likler ve 2012 wimbledon la yetiniyor 2014 e kadar olan donemde. daha sonra edberg in koclugu, tekrar yari finaller finaller oynamasi. son donemde djokovic finallerde federeri yeniyor. tabiki hala bir turnuvada federer varsa favorilerden biridir.

    butun kariyeri boyunca yeni yeni sakatlanip turnuvalardan cekilmesi, ne kadar verimli bir oyun tarzinin ve kendine ne kadar iyi baktiginin bir gostergesi.

    istanbula geldiginde bizzat sahit oldugum inanilmaz mutevaziligi ve centilmenligi zaten onu benim gozumde bir idol haline iyice getirmistir.