• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.69)
şah ve sultan - iskender pala
kitap osmanlı imparatoru yavuz sultan selim ile safevi devleti hükümdarı şah ismail ‘in birbirlerinin topraklarına sahip olma hırsı yüzünden aralarında geçen olaylar ve büyük bir savaş (çaldıran savaşı/1514) üzerine kuruludur. tabi bir de iki büyük hükümdarın aynı hanımı (taçlı hatun) sevmesi vardır.

kitap çoğunlukla kamber can isimli gencin ağzından anlatılmakta ve kamber can ile başlayıp yine onunla sonlanmaktadır. kamber can küçüklüğünü babaydar isimli birinin yanında geçirmiş, kimsesi olmayan birisi iken bir gün şah ismail’in atlıları tarafından alınıp saraya getirilir… babaydar onun tek yakını iken ondan kopmuş ve geceleri muhabbetleri esnasında ona sorduğu “sevgiyi ara babacım, sevgi nedir?” sorularını içinde götürerek şah ismail’in yanında, sarayında onun hanımlarına göz kulak olacak biri olarak çalışmaya başlamıştır.

kamber can tüm kitap boyunca yaşadıklarından hareketle sevgi tanımları yapmakta ve babaydar’ın ne demeye çalıştığını anlamaya çalışmaktadır. şah ismail iran’da safevi devleti hükümdarıdır. ama ne hükümdar! ülkesindeki tüm sünnileri katletmiş, onları yağlı kazanlarda eritmiş ve köklerini kazımaya ant içmiş bir hükümdar… onun istediği, devleti altında yaşayan herkes kızılbaş olmak zorundaydı. olmayanlar ise ölümü hak etmişlerdi.

o böyle davranadursun etrafındaki devletlere korku salmaya devam etsin, hiçbir savaşta yenilmesin ve giderek güçlensin bu arada o zamanlar şehzade olan selim de babasının ülkeyi yönetemediğinden, insanların perişan olduğundan ve şah ismail’in yaptıklarına göz yumamadığından babasını tahttan indirir, kardeşlerini saf dışı eder ve kendisi tahta geçer. babası da ona beddua eder. ne bilsin ki bir gün ölümünün bu beddua yüzünden olacağını? sultan selim tahta geçerken şah ismail de sünni katli ’ne devam etmektedir ülkesinde. böyle devam ederken bir gün esirlerin arasında bir sünni kız getirilir saraya ve şah ilk görüşte ona vurulur. ki kim görse ilk görüşte ona vurulacak güzellikte bir kız… taçlı hatun (bihruze hatun)’ dur bu kişi. şah onunla hemen evlenir ama kızın gönlü ömer isimli gençtedir. bu yüzden hiç şah’a yüz vermez şah da ne kadar deli divane olsa da aşkından bu duruma hiç ses çıkarmaz… bu arada kamber can taçlının özel hizmetkârı, sırdaşı, yakın arkadaşı olmuştur. tebriz’de durum böyle iken sultan selim’in, şah ismail’in üzerine yürümesiyle çaldıran ovasında yapılan büyük savaşla devam eder tarihi roman.

savaşta şah ismail’in göz bebeği taçlının selim’in eline geçmesi ve istanbul’a gitmesi üzerine şah kendini hiç affetmez, kahrolur ve bir daha da toparlanamaz. istanbul’da, sultan selim de taçlı hatun’u sever, ama şah gibi o da ona kavuşamaz. kamber can taçlının yanından hiç ayrılmaz ve o da taçlı’ya âşıktır.

taçlı hatunun da ara sıra kafası karışır… tam gönlü önce şah’a sonra da sultan’a kayar gibi olsa da bir olanlar yüzünden sonuç çıkmaz. ismail, selim, taçlı, ömer… seneler geçer de taçlı hatun ömer’i bulamaz. gün gelir de sultan selim baba bedduasından, şah ismail taçlı hatun’un sevdasından ölür. taçlı hatun, o herkesin bakmaya kıyamadığı, görenin âşık olduğu kız da ölür kimselere yâr olmadan… (kaynak:https://onurumutlu.wordpress.com/kitap-ozetleri/iskender-pala-sah-ve-sultan-genis-ozet-ve-roman-tahlili/)

Bu başlığa bugün yorum yapılmamış.