• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.27)
sahilde kafka - haruki murakami
kafka tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.

sahilde kafka, xxi. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar haruki murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.


  1. kent ve köpekler' den sonra iyi geldi diyebilirim. okumaya devam ediyorum ama merak edici bir seyri ve akıcı bir üslubu var. ^:merak edenler vardı.^ bitirince ayrıntılı yazımı paylaşacağım.
  2. kitabın ilk 100 sayfasında sıkıntıdan ölmüştüm nedense akmıyordu ama ilerledikçe kendine bağlamaya başladı iyice. 1-2 güne biter ayrıntılı bir yorum yapmaya çalışırım.
  3. bu kadar garip esere az denk geliyorum. okurken beğendiğim yönleri de vardı beğenmediğim de. ha çok da ölüp bittiğim bir kitap olmadı.

    garip yönü ise kitabı bitirdikten sonra başladı. çok alakasız zamanlarda kitapla ilgili bir sahne, cümle ya da his birden yüzeye çıkıyor. kitabı okuduğumu bile unutacak kadar zaman geçmesine rağmen neyle neyi kodluyor da birden aklıma düşüyor anlamıyorum.

    kitap sanki bilinçaltıma bir çengel taktı ve suyun hemen altında sabırla bekliyor.
  4. aynen bir yukarıdaki yorumun girişi gibi, ölüp bittiğim bir kitap olmadı ama çok garipti diyerek başlamak istiyorum.

    bir kere nakata ve kütüphanedeki eşcinsel karakter haricinde hiiiç esaslı karakter yoktu. bir kere kafka tamura çok, nasıl desem, silik biri. düşünceleri, ayıp olacak ama, çok banal.

    kitapta henüz bizim ışık spektrumumuzda yer etmemiş onlarca, yüzlerce renk mevcut. dallanan budaklanan, bazen bir nihayete erip bazen en karmaşık haliyle kalan belki onlarca ayrı hikaye mevcut. bitirdiğinizde ne oluyor filan oluyorsunuz önce.

    belki üzerine ayrıntılı bir inceleme girme istediğimden, şu an yorumumu burada keseceğim. çünkü cidden kendimi bu kitap üzerine yorum yazacak kadar yetkin hissetmiyorum. hayır kitabın çok süper olmasından filan değil bu, yalnızca, nasıl desem, biraz uçuk olmasından. :)
  5. youreads eşzamanlı kitap okumalarıvesilesiyle okuduğum bu kitap hakkında bir şeyler yazmam gerektiğini düşündüm.
    huraki murakami'nin okuduğum ilk kitabı oldu, sahilde kafka.
    huraki murakami dili gayet iyi kullanan, entelektüel bilgisi üst düzeyde bir yazar. bunu kitaptaki metaforlardan anlayabiliyoruz.
    japon bir yazar olan huraki murakami kitabına bulunduğu coğrafyanın kültürünü başarılı bir şekilde aktarmış.
    yazarın eser verdiği türe baktığımızda sürrealist kurguyu görüyoruz. zaten sahilde kafka da bu türün temsilcisi.
    kitap dil olarak sade bir üsluba sahip yalnız sıkça ve bol miktarda yapılan betimlemeler akıcılığı biraz baltalamak.
    kitap 49 bölümden oluşmakta, bu bölümlerde kitabın iki ana kahramanı kafka ve nakata'nın eş zamanlı olarak başından geçenler anlatılmakta. kitapta bölümler arasında anlatım bakış açıları farklılık gösteriyor. bu anlatım tekniği kitapta bazı bağlantıları kavramakta zorluklar çıkarmış.
    kitabın kahramanlarını ele alacak olursam; kafka on beş yaşında evden kaçan bir ergen. geçmişte yaşadığı travmalar, annesi tarafından terkedilmesi ve babası tarafından lanetlenmesi nedeniyle evden kaçıyor.
    kafka'nın amacı babasının lanetinden kaçmak ve en sert on beşlik delikanlısı olmak.
    yazarın kafka'nın hayatını oedipus kompleksi üzerine kurduğu izlenimi var, çünkü babasından nefret etmesi ve annesine aşık olması bu varsayımı desteklemekte.
    nakata ise 1944 yılında gerçekleşen tastepe olayından sonra hafızasını kaybetmiş, kendi tabiriyle boş bir adam.
    nakata okuma yazma bilmeyen, karmaşık cümle ve kavramları anlamakta güçlük çeken bir ihtiyar ama hayata bakış açısıyla ilham verici bir karakter. ayrıca bu ihtiyar, üstünde bin türlü gariplik barındırmakta.
    nakata'nın amacı boş nakata'yı tekrardan doldurmak, silik gölgesini yeniden belirgin hale getirmek.
    ilginç karakterlere sahip kahramanlarımız haliyle kitaptaki merak çıtasını yukarı çekmiş. bir de buna sağlam yardımcı karakterler eklenince ortaya başarılı bir roman çıkmış.
    işin ilginç yanı ise kitabın kaderini kahramanlarımız değil soyut kahramanlar belirliyor. kahramanlarımız kendi tercihlerini değil, mecburiyetlerini yaşıyor.
    kafka ile nakata'nın kesiştiği nokta saeki hanım oluyor. saeki hanım'ı anlamak bir nevi kitabı anlamak olmuş.
    kitapta oşima ile hoşino, ana kahramanlarımızın amaçlarına ulaşmaları yolunda gözü kara arkadaş kontenjanını oluşturmuş.
    sahilde kafka kesinlikle okumaya değer bir kitap. kitabı okuduğumda dünyanın metafizikten çok, algılarla alakalı olduğunu anladım.
    hayata karşı kafka kadar kararlı, nakata gibi farklı açılardan yaklaşmak gerekiyor. saeki hanım ise ruh bedenden ayrıldığı zaman bir eşyadan farkımız olmadığını hatırlatıyor.
    kafka nın lanetten kaçtığı gibi, kötülükten kaçmanın çözüm olmadığını, kötülükle yüzleşmenin bizi çözüme götüreceğini anlatıyor.
    benim için kitabın özeti '' insanlar güven, sevgi ve dostluk gibi şeyler için yaşayan hayalet haline pek gelemiyorlar herhalde. o durumlarda ölmek gerekiyor. güven sevgi ve dostluk için canını verip ruh haline geliyorlar. yaşar haldeyken ruh haline gelebilmek için benim bildiğim kadarıyla, kötülük gerekiyor. negatif duygular yani ''
  6. açıkçası bu kitap hakkında yorum yapmak çok zor. benim için o kadar iniş çıkışları olan bir kitaptı ki. ilk bölümlerde çok sıkıldım bitmek bilmedi ortalarda olaylar bağlanmaya başladıkça akıcı bir hal aldı ama sonları tam bir felaketti benim için.

    kitapta sürekli sonu gelmeyecekmiş gibi görünen betimlemeler yapılıyor ve bu bir noktadan sonra inanılmaz sıkıcı bir hal almaya başlıyor. tam keyifle okumaya başlıyorsunuz daha önce 50 defa betimlenen karakter tekrar en ince detayına kadar anlatılıyor.

    karakterler ise tam oturmamış. ana karakter kafka tamura bir türlü o silikliği atamamış hoşinonun hikayesi ise bağlanamamış kitabın başında ki olayla sonrasında olanlar bağlanamamış sanki.

    en göze batan karakterler ise yan rollerdeki oşima ve hoşino. hikayeyi ayakta tutan her şeye her türlü saçmalığa rağmen ana karakterlere yardımı kesmeyen bu iki karakterdi bana göre.

    kitap sonlara doğru iyice gerçeklikten uzaklaşıp absürtleşiyor. zaten çok fazla gerçekliğe bağlı bir hikayesi olduğu söylenemez.

    sonuç olarak sevemedim bu kitabı.
  7. ayın 10u olmuş ben yazıyı daha yeni yazıyorum o sebeple özür dileyerek başlamam gerek sanırım. kitap geçtiğimiz ayın sonunda yani bitmesi gereken zamanda bitti fakat bazı etkenler yazıyı yazmamı engelledi, geciktirdi.
    her neyse. youreads eş zamanlı kitap okumları temmuz ayının kitabı haruki murakami'den sahilde kafka'ydı. çok satanlar listesinde sık sık ismini gördüğüm murakami'yi okumak istiyordum aslında ama bir şekilde uzak duruyordum. bu durumu anlayanlarınız vardır eminim. popüler olandan uzaklaşmak diye tanımlayabilirim sanırım bunu. nedenini bilmiyorum ama bir şekilde tanışamadık murakami ile. sahilde kafka tanışmamızı sağladı. ilk ve sığ değerlendirmem; tanışmaktan pek memnun kalmadım. şimdi bol spoiler içeren bölümümüze geçelim :d
    !---- spoiler ----!

    kafka tamura'nın bol ilginçlikler içeren hikayesiyle karşımıza çıkıyor murakami. zaten bana hep ilginç gelen japon kültürüyle biraz içli dışlı olurum diye umutluydum ama beklediğim kadar olamadım. dille ilgili bir değerlendirme yapmak gerekirse tek kelime ile vasat. ne kötüleyebilirim ne de süperdi diyebilirim. murakami demiş ki alın okuyun işte, biz de alıp okuduk. öncelikle neden bu kadar reklama boğmuş kitabı anlayamadım. arkadaşım ben zaten bu boğucu kapital işlerden kaçmak istiyorum, kitaba gömüleyim istiyorum, normal hayat gibi olmasın orası istiyorum sen neden benim gözüme sokuyosun markaları? tamura gözlüklerini gözüne taktı" desen yeterli. neden gözlüklerin markasını söylüyorsun ki? beni en fazla iten şey buydu sanki. kitabı okurken sanki bir caddede yürüyorum da etraftaki şatafatlı tabelalara bakıyormuşum gibi hissettim. sanırım bu bahsettiğim durumun sık sık karşılaşılmasından dolayı biraz acımasız oluyorum kitaba karşı. murakami bu kitabı insanlar bir şey okuduklarını sansınlar diye yazmış. oh be söyleyip kurtuldum. sanırım diğer kitaplarını da böyle. önyargılı olmamak gerek biliyorum ama elimden de bir şey gelmiyor. kitabın kahramanlarında sürekli olarak "yüreğinin götürdüğü yere git" tavrı var. mesela daha başlangıçta tamura neden gittiğini bilmeden kütüphanenin bulunduğu şehre gidiyor. tamam bir kez anlaşılır bu durum. insanlar arada yapar böyle şeyler. ama bu kadar çok olur mu yani? neredeyse tüm kahramanlar bir yerlere gitmesi gerektiğini biliyor ama neden gitmesi gerektiğini bilmiyor. bir yerden sonra fazlasıyla sıkıcı bir hal almaya başladı bu durum. her ne kadar hoşino ve nakata birlikteliğini çok sevsem de onlardan bile sıkıldım. bu arada sanırım buraya not düşmek gerek nakata şimdiye kadar okuduğum kitap kahramanları arasında en sevdiklerimden biri oldu. bir de -sanırım yine kitap satsın diye yapmış murakami- bu ne erotizm arkadaş? tamam filmler daha fazla kişi tarafından izlensin diye yakışıklı erkekler, güzel kadınlar koyuyolar sonra hoop biraz erotik sahne etkiyolar bizimkiler de dingil gibi izliyor onu biliyoruz da kitaba neden böyle şeyler yaptın ki? gerek yoktu bu kadar fazla olmasına diye düşünüyorum. kitabı iki farklı koldan gitmesini çok sevdim. böylelikle kahramanların katlanılması zor ilginçliklerini biraz olsun hafifletmek istemiş. başarılı da olmuş bir derece. mesela o tastepe olayı çok ilgimi çekmişti. ne yazık ki tahmin edilebilir, basit bir kurgu olduğu için tahminimden çok daha erken anladım birçok şeyi. tıpkı saeki ve kafka arasındaki bağlantının daha kitabın yarısında anlaşılması gibi vs vs vs. daha fazla örnekler vererek kitabı sizler için hepten okunmaz kılmak istemiyorum zaten pek güzel şeyler yazmıyorum hakkında :d yine kitabın yalnızca satılmak için yazılmış olmasının en belirgin özelliklerinden biri olan isminden de bahsetmek gerek sanırım. sahilde kafka. bizim tanıdığımız bildiğimiz kafka ile uzaktan yakından alakası yok. kitabın avrupa'da satabilmesi için böyle bir isim koyman çok akıllıca olmuş. yıllardır kafka okuyup çok az şey anlamış olan kocaman bir pazar burası. acaba burada bişeyler çözebilir miyiz diye atladık çoğunlukla sanırım. o kadar istemiştim ki kafka'dan bir şeyler duymayı kitapta. satır aralarına bile baktım. yok. aşk olsun haruki. eline emeğine sağlık ama aşk olsun yani.

    !---- spoiler ----!
    sonuç olarak demek istiyorum ki, kitaptan daha fazla pazarlama stratejisi üzerinde çalışılmış bir kitap izlenimi verdi bana. bu yüzden de sevmedim seni murakami. özür dilerim ama sevemedim. tabi bu senin işin, elbette para kazanacaksın ama bu kadar da göstere göstere yapma bence. güzel olmuyor çünkü. sevgiler hepinizee
  8. japonlara, japonyaya olan ilgim sebebiyle gözüme çarpmış olan haruki murakami nin en konuşulan eserlerinden biri. animeleri mangaları gelenekleri görenekleri yaşam tarzları ve daha bir çok şeyleriyle bu dünyadan biraz kopuk gibi duran japonlar her yönüyle araştırmaya değer bence. bu nedenle bu camiadan da bir kitap okuyayım diye hevesle başladığım sahilde kafka umduğumu vermedi . kitabın bir çok yerde derin analizleri var ama benim açımdan fantastik ve absürdlüğün arasındaki ince çizginin absürd tarafında kaldı .
    !---- spoiler ----!

    fazlaca bulunan cinsel öğeler üstelik bunun ensest ilişki şeklinde işlenmesi her ne kadar bütün şeylere açık olalım yazarın tarzıdır desek te yine de rahatsız ediyor ve bütün kitap sanki bu olaylar olsun diye yazılmış hissi veriyor. bu kitap böyleydi bir kitabına daha bakayım diyip sınırın güneyinde güneşin batısında yı da okudum ama maalesef yine bu türde bir kitap çıkınca haruki murakami kötü bir izlenim bıraktı hafızamda.

    !---- spoiler ----!
    hana
  9. "sahilde kafka
    aklında dünyayı oynatan sarkaç"

    kitap bittikten sonra hatırlayabildiğim tek kısım bu.