1. bir tanesinde son 4 yıldır yaşamaktayım. istanbul'u asla bırakamamcılardandım. salaklık işte, meğer kendime yaptığım en büyük iyilikmiş. neyse,deneyimlerime gelince; anadolu'nun herhangi bir kasabasından bir farkı yok aslında. yurtdışındaki örneklerinde yerelliğini korumayı başarmış, organik tarıma uygun yetiştiricilik yapan ve hayatın sahiden daha sakin yaşandığı kasabalara rastlarız. en azından benim yaşadığım yerde de bu özellikler nispeten mevcut. ama tabi ülke ve insan şartları bu tür hasletleri hakkıyla yerine getirmesini de ağırlaştırıyor ne yazık ki. entelköy efeköye karşı durumu sık sık yaşanır. yukarıda bahsettiğim sakin şehir tanımlamasına uyan özellikleri yaşatmayı daha çok dışarıdan gelen ben gibi tipler önemser ve elbette kaçınılmaz olarak istanbullu entel damgasını da yer. fakat seni de samimiyetine göre zaman içinde derecelendirirler. ve tabi ilk önce bir köylü kurnazlığı testinden geçersiniz. sit alanında yer alan yerleri inşaat iznini, hallederiz başkan'dan sorun yok diye size 4-5katına kakalamaya çalışırlar mesela. yani kısacası onların yerelliğine çok dokunmadan ama biraz da taşın altına elinizi sokarak gül gibi yaşar gidersiniz. hayat ucuzdur tabiki. zira para harcayacağınız yer azdır. benim yaşadığım yerde hepi topu adam gibi 2 cafe var. kışları mekanını burası olabilir en fazla. sinema ve tiyatro hak getire elbette. ama bunun da iyi tarafı istanbul'a bütün bunları özleyerek gitmeniz. yani senelerdir yaşadığınız kente turist olmanız. yine buraya dönersek, ilk 1 yıldan sonra artık sokakta her gördüğünüze selam verir hale gelir, başkaları ile sıkıntınız olursa da nadiren jandarmalık olursunuz. mutlaka sizin aranızı bulan birileri çıkar. ha iş mahkemeye intikal ederse de genelde ilk celsede tarafların karşılıklı uzlaştığı söylenir ve olay kapanır. devletin ve askeriyenin yaptığı çirkin çok katlı lojmanları saymazsak az apartman vardı. bu sebeple
    de hemen her evin size yetecek bahçesi bulunur. biraz olsun toprakla haşır neşir olmayı seviyorsanız tüm yıl boyunca sebze ve meyveye para da vermezsiniz. ben bahçeden ayırdığımız bir kısımda yazın, bir kısımda da kışın bütün sebzelerimi ekiyorum. ayrıca bir konuda da şanslıyım bahçede kiraz şeftali dut nar ve armut ağaçlarım var. iş konusuna gelince. gözlemim şu ki biraz nish bir iş yaparsanız her zaman buranın standartlarına göre çok iyi para kazanabilirsiniz. çünkü bu tür yerlerde yerel halk daha çok bilindik işlerle uğraşır. işte kahvaltı salonu ya da lokanta veya hediyelik eşya satan yerler gibi. ve evet bunlar yazın iyi iyi para kazandırır ama kışın sezon bitince de durur. oysaki burada karı koca memur, asker ya da genelde inşaat şirketlerinin kimi zaman gelip 6 ay kalan hadi onlara burjuva diyelim bir kesimi var. ve siz onlara hitap edecek bir dükkan açtığınızda ve bunun sürekliliğini sağladığınızda oldukça rağbet görüyorsunuz. çünkü bu bahsettiğim hedef kitlenin buranın şartlarına göre maaşları oldukça iyi. şimdilik aklıma gelenler bunlar. daha fazla bilgi almak isteyen olursa mesaj atabilir. şunu yazmak isterimki son olarak. gidin... istanbul'dan ayrılın. ruhunuzu özgür kılın. bu tür yerlerin hayat koşulları ne olursa olsun istanbuldan çok çok daha iyi gelecektir size.