• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
salinui chueok - bong joon-ho
güney kore 90'lı yılların sonlarında askeri bir yönetimin baskıcı tavrının altındadır. ülkede sansürler ve baskı her gün ağırlaşarak devam etmektedir. bir gün bir tecavüze uğramış olan bir kadın vahşice bir cinayete kuran gider. olayı çözmek için işin başına lokal bir polis dedektifi olan park doo-man getirilir. ancak uyguladığı tüm yöntemler onu cinayetten uzaklaştırır. bunun üzerine görevin başına getirilen seo, önceki dedektiften daha başarılı olmak için elinden geleni yapacaktır.


  1. hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız olay mahallini çevreleyen sarı bantlar, buharı tüten kahveden içen polisler, uykusundan uyandırılmış artist dedektifler... gibi klişelerden uzak, kırsalda yapılan ölümler ve onu çözmeye çalışan normal iki dedektif.

    klasik seri katil filmi olarak başlayan film beklenmedik sonuyla diğer seri katil filmlerinden ayrılır.

    birbirine zıt özellikteki 2 farklı dedektif olay boyunca kişilik ve ruh hali olarak karşılıklı yer değiştirir. önyargılı dedektif olan park ile farklı bakış açısına sahip seo nun değişimine şahit oluyoruz.

    seri katil filmlerinden farklı olarak kara mizah içerir.

    gerçek bir olaydan uyarlamadır.
    gamit
  2. kore sinemasının bizlere armağan ettiği bir diğer güzel film. klasik dedektiflik filmlerine benzemez zira katilin kim olduğu ya da bulunup bulunamaması önemli değildir. amaç o yılların koresini yansıtmak ve insanlarının piskolojisine ışık tutmaktır. iki dedektif zaman ilerledikçe yavaş yavaş birbirlerine benzemeye hatta dönüşmeye başlarlar. oldukça orjinal bir senaryosu vardır bana sorarsanız. oyunculuklar da şahanedir.(kore filmlerine daha doğrusu kore kültürüne yabancı kişiler başta garipseyebilir hatta abartılı bulabilirler ama inanın korelilerin doğal hali böyle) joon-ho bong epey iyi bir iş çıkarmıştır ortaya. izlemenizi şiddetle öneririm, sonrasında kore sinemasına hızlı bir giriş yapıp, müptelası da olabilirsiniz, demedi demeyin.
  3. kore sinemasının başarılı örneklerinden biri olan 2003 yapımı gerilim filmi. bir seri katili yakalamakla uğraşan, metotları farklı iki dedektifin çatışmaları, izleyiciyi de psikolojik anlamda oldukça geren dur durak bilmeyen vahşi cinayetler ve bütün bunların yaşandığı dönemde güney kore'nin yaşadığı siyasi-toplumsal buhran ciddi anlamda izleyiciyi yakalamayı başarıyor. karanlık bir film bu; david fincher ile alıştığımız o psikolojik gerilim filmlerinden aşağı kalır bir karanlık atmosferi değil, sadece ışıkla alaklı bir karanlık da değil. gündüz düşü gibi filmin her anını, günün her saatini yakalayan bir karanlık, içinden çıkılamayan, sonuca ulaşmaya engel olan, fiziksel olandan öte bir karanlık.

    türkçe'ye "cinayet günlüğü" adıyla çevrilen film izleyiciyi bu karanlıkla baş başa bırakıyor. korece'nin bize ters gelen vurgu yapısıyla da alışık olmadığımız bir gerilim deneyimi yaşatıyor.
  4. şu resme bakıp şu şarkıyı 28 kere dinleyince rüyanda katili görüyormuşsun.
    adettendir, güzel filmdir.
    sde