1. sana büyük bir sır söyleyeceğim
    zaman sensin
    zaman kadındır gönlü çelinsin ister
    zaman
    hep okşansın diz çökülsün hep
    dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
    taranmış
    bir upuzun saç gibi zaman
    soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
    zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
    sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
    ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
    bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
    bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
    bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
    daha beter seni kaçak
    seni yabancı bilmekten
    aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
    tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
    hazzın ötesinde taşındı sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün
    sen ki benim saat-şakağımda vurursun
    boğulurum soluk alıp vermesen
    tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
    sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
    dudağımda bir dilenen zavallı
    acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
    işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
    boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
    kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma
    ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
    sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
    sana benzeyen zamandan söz açmayı
    bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
    tıpkı uzun bir süre garda
    el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
    bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
    sana büyük bir sır söyleyeceğim
    korkuyorum senden
    korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
    el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
    korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
    sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
    ölmek daha kolaydır sevmekten
    bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
    sevgilim.