1. sanatın sanat için olması toplum için daha faydalıdır. nice insanlar "toplum için sanat" yaptığını zannederek beyin yıkama ve fikir empoze etme amaçlı eserler meydana getirdi.

    sanatçı sanatını kendisi ve sanat için yapmalı, toplum zaten kendisine o eserden pay çıkartarak kendisini geliştirecektir.
  2. günümüzde maalesef ikisi de değildir efenim. an itibariyle sanat maddi ve muhteremdir.
  3. toplum için yapılan sanat basittir. toplum çok şişman ve yavaş haraket eden bir olgudur. eğer onun önüne donut koyarsanız hemen yer. bitirir. yenisini ister. bu yüzden her yaz farklı bir demet akalın albümü çıkar.
  4. sanat toplum içindir.

    sanatı tanımak bilmek için gerekli eğitimi verdiğimizde tam olarak amacına ulaşıp sanat toplum için olacaktır. 2 türlü sonucu vardır ve bizlerin tutumlarına göre şekillenecektir diye düşünüyorum.

    1)eğer nasıl kullanacağımızı bilmediğimiz bir araç gibi sadece izlersek, sorgulamayıp irdelemezsek sanat, sanat için olmaya devam edecektir.

    2) nasıl ki çeşitli icatları hayatımızda tanıyıp, onları kullanarak hayatımıza yön veriyorsak, sanatıda bir geçmiş bir gelecek hatta bir duygunun somutlaşmış örneği olarak alabildiğimiz irdelediğimiz zaman toplum için olan bir sanatımız olacaktır.

    #sorgulayın
    #irdeleyin
  5. birbirinden tamamen ayırmak çok zordur. yeni türk edebiyatı el kitabı adlı eserinde dr. ramazan korkmaz "sanat hayat içindir." der. bence de sonuç bu.
  6. İnsan içindir, toplum içindir fakat eğitim seviyesi bir derece yüksek olan ülkelerde, şehirlerde sanat, sanat içindir.

    Zamanın da Beyoğlu'nda bilenler bilir Mustafa Yağcı isimli bir şahıs vardı. Resim 1 Fötr şapkası, ceketindeki madalyonlar, pala bıyığı ve elindeki kocaman tespih ile Beyoğlu sokaklarının unutulmaz simalarındandır.Muhakkak Beyoğlu'nda çektiğiniz fotoğrafların kıyısında köşesinde kendini göstermiştir.

    Yılını hatırlamıyorum (sanırım 2008-2009) bir sergide kendisinin balmumundan heykelini görmüştüm. Hatta serginin girişinde bulunuyordu. Sergin yeri Beyoğlu Galatasaray lisesinin yanıydı (yapı kredi kültür merkezi binası). İlk aklıma gelen "Neden Mustafa Yağcı'nın heykelini yapmışlarki, keşke Shakespeare, Dostoyevski'nin heykellerini sergileselermiş. En azından halk bu insanları tanır, bilgi edinirdi..." gibi düşüncelere dalmıştım.

    Aradan zaman geçti, şans eseri o sergide çalışmış bilgisi olan biriyle karşılaştık. Hemen aklıma geldi ve sordum. Neden dedim, neden "Pala Şair(Mustafa Yağcı) neden Shakespeare, Dostoyevski değil. Sergi'de çalıştığı için yani sergiyi düzenleyenlerle çok alakası olmadığı için kendince bir fikir yürüttü.

    "Eğer ki Shakespeare veya başka bilinmeyen bir heykel koysalardı ne dikkat çekerdi, ne de insanlara balmumundan heykel sanatını gösterebilir, fikir sahibi yapabilirlerdi" demişti. Çünkü "Pala Şair" Beyoğlu'nun ortasında serginin giriş kapısındaydı. Düşündükçe aklıma geldi. Gerçektende girişi kalabalık ve Beyoğlu'nu gezen, belki oralarda çalışan normal tabiri caizse Fularsız, piposuz insanlarla dolmuştu. Aralarındaki diyaloglar geldi aklıma. "Anaaa bizim pala bu" , "Vay be bir kere fotoğraf çekitrmiştik", "İçerde başka kimler var acaba" gibi uzayan diyaloglar hatırlıyorum. Önemli kısım ise heykelin altında heykeli yapılan kişilerin bilgileri yazmasıydı.

    Böylelikle hem serginin toplum için, sadece fularlı, pipolu şaraplı birşey olmadığını hem de "pala şair" le göz aşinalığını yakalayıp aralarına serpiştirilen dünyaca ünlü isimleri tanımış olmalarıydı. Bir sonraki sergi yine tanıdıklar olup ama aralarda "hmm bu da kimmiş" diyip hem balmumundan heykel sanatını hem de heykeli yapılan sanatçıları tanımalarına olanak sağlayabilirdi.

    Kısaca "Aaa bizim pala şair" le başlayıp, heykel sanatından içeriye adım atıp daha sonra içerdeki "tanıdık simalar" dışında başka heykeli yapılan önemli insanları tanıma fırsatı ve heykel sanatını bir nebze olsun öğrenmiş, hakim olmuşlardı.Sanat burda toplum içindi. Belki dikkatlerini çekip bir sonraki sergiyi takip edeceklerdi. Sanatı öğrenmiş bu seferde içindeki insanları öğrenmeye başlayacaklardı. Toplum bu sanatın kapısından adımını atsın ve keşfetsin, daha sonra başka heykelleri başka insanları öğrensin, öğrendikçe heykelin tarzını yapılış biçimini vs. eleştirsin sanatı konuşsun... Artık sanat sanırım sanat için olmaya evrilmişti... Yeri gelir toplum için, Yeri gelir sanat içindir.

    Not: Bahsettiğim serginin amacı bu olmayabilir. Eski tarih çok aklımda kalmamış, internetten biraz araştırma yaptım ismi "İstanbul Serüveni" ymiş. En azından sergiyle alakası olmayan insanları kapısından içeri sokmuştur. Toplumun dikkatini çekerek!
  7. sanat üretim aşamasında sanat içindir, öyle olmalıdır hatta sadece sanatçı, onun hayat motivasyonu içindir fakat ortaya çıkan ürün ise toplum içindir. ingiliz romantik dönem şairi percy bysshe shelley şairi gece öten bir bülbüle benzetir, toplum da onun dinleyicisidir. şair öterken duyguları dışa yansır, dinleyici sesten büyülenir ama yine de bu büyülenmenin nasıl olduğunun sırrını çözemez. edebiyat, resim, müzik ve diğer bütün sanat dalları duyguların somut bulmuş halleridir.
  8. sanat yapılmak içindir. sanatçı sanatını nasıl icra etmek istiyorsa o şekilde icra edecektir veya etmelidir. toplumsal duyarlılığa sahipse sanatını toplum için değilse salt sanatını icra ederek yeteneklerini ön plana çıkaracaktır. (bkz: kimse kimseye karışamaz)
  9. sanat farklı şekillerde meydana gelse de, ben hep güzelliğin farklı ifade biçimi olarak yorumlarım bunu.

    toplumun aksaklıklarını da ifade eder sanat, belki olumsuz yönleri bir araç olarak kullanır bunda. ama yine burada güzel olan daha iyi bir toplum meydana getirme düşüncesidir. mesela kemal sunal filmlerini ele alabiliriz bunun için. her filmde aksayan farklı bir yön ele alınmıştır. ama her filmde de içimizi ısıtan ayrı bir sıcaklık görürüz. bu yönüyle kemal sunal'ın sanatı güzeldir ve toplum içindir.

    bir diğer bakış açısından şiiri ele alabiliriz. nacizane şiir karalamalarım olmuştur benim de. tabi bunlara sanat eseri diyemem o ayrı. ama bir şekilde insanın içindeki güzeli ifade etmesidir şiir. duyguların kalbe sığamaması, taşmasıdır.
    bu yönüyle benim şiirimde toplum için faydalı bir şey bulunabilir diyemeyiz, şiir bir güzelliği ortaya koyma biçimidir. kemal sunal'ın filmleri de salt sanat için oluşturulmamıştır. bir takım toplumsal kaygılara dayanılmıştır filmlerinde.

    ama ikisini de sanat yapan içlerindeki güzelliktir. ister toplum için olsun, isterse sırf sanat için, sanat güzel olanın ifade biçimidir.
    sanat güzellik içindir...
  10. bazen sanat, bazen toplum için ama kesinlikle önce sanatçının kendisi için