1. vardır böyle çocukluk anıları. mahallenin tayfası bir oyun kurar veya bir yere gidecek olur. döner sen gelme lan derler sana... ne acı bir histir o, belki gruptan ilk dışlanma vakasıdır, belki derin iz bırakır. psikanalizden anlasam bu düşüncenin üzerine kat çıkarım.

    ama yetişkinlikte de yaşanabiliyor bu durum. tabi o zaman çocuk acımasızlığıyla herkesin içinde yüzüne yüzüne "sen gelme lan" demiyorlar ama arkadan iş çevirmeler, imalar falan... çocukluğa geri dönüp yakartoptan, tüftüf savaşından dışlanmış, kovalanmış gibi hissedersin...

    bak yine gücüme gitti...
  2. "sen gelma lan" cümlesinin koyması < "çaktırmadan, gizlice buluşmanın sonradan öğrenildiğinde" koyması
  3. allah kimseyi sen gelme lan denilen çocuk kadar mutsuz, sen gelme lan diyebilecek kadar kalpsiz yapmasın.
  4. yalnızlık iyidir be bir süre sonra -ben gelmiyom lan olarak evrim geçirebilir.
  5. "dokuzuncu çocuk" olmaktır.

    !---- spoiler ----!

    ...
    aslında oynamasa da olurdu. ama arkadaşlarıyla beraber olmaktan daha güzel hiçbir şey yoktu işte.
    sonra herkesin razı geldiği karar alındı: "dokuzuncu çocuk", ilk devre bir takımda, ikinci devre diğer takımda oynayacaktı.

    !---- spoiler ----!

    gerçi dokuzuncu çocuk'un arkadaşları merhametliymiş düşününce...
  6. benim bu.

    hiç unutmam, küçükken bir alt kat komşumuzun oğluyla (benden bir yaş büyüktü) oyun oynadıktan sonra (ki pek oynamaya çıkan biri değildim, o zamanlar da oldukça içe dönüktüm) arkadaşın susaması üzerine evlerine gittik. annesi çıktı kapıya, oğlu su istedi, ben de istedim, "senin evin yukarıda değil mi" dedi. yorum yapmıyorum.
  7. bu sekilde olmasa bile cocukken her dislandigimda annem olaya el koyardi. benim arkadaslarimla annemin arasi daha iyidir, kendi arkadaslariyla da annemin arasi daha iyidir. onunkiler de benimkiler de beni sevmiyor pek. annemi sevdikleri icin bana katlaniyorlar o kadar belli oluyor ki(: kimseyi eglendirmek durumunda degilim, herkes kendi isine yarayani sevdigine gore demek ki kimsenin isine yaramiyorum, harikulade!