1. evet sen karşıma çıkmadan önce; dünya rengarenkti. seni gördüm, dünya sarardı. tek renk vardı artık benim için, tişörtünün sarısı.

    mantığım hasta ziyaretine gelmiş gibi aniden ayaklandı. kalbimse onu kapıya kadar geçirme zahmetine bile katlanmadı. çünkü meşguldü, sen gelmiştin. abartılacak biri değildin, açıkçası kimse sevmezdi seni. ama dünya da sararmıştı bir kere, artık benim rengim sendin. varmıyor dilim söylemeye. ah, seviyor muyum? sen adını söylüyordun, gözümü kapatıp onu senin sesinden dinliyordum. mağazaların vitrinlerine çaktırmadan bakıyordum, kendimi senin yanında göreyim diye. bir gülüyordun... bu kısmı geçiyorum, çünkü iğrenç gülüyordun. bir bakıyordun... sanırım bayılıyordum. fakat sohbet ettikçe, daha doğrusu edemedikçe seni neden sevmediklerini anladım. sonuçta ben kelimenin tam anlamıyla morardım.

    yusuf atılgan der ki, "her duygu bir renktir". bu da benim hikayem, benim duygum, benim rengim. ve benim rengim artık sarı değil, mor.

    keşke dünyanın en salak adamı olmasaydın.