1. 1922 yılı izmir’inde, “amane” kahvelerinde şarkı söyleyen eleni ile sokaklarda yaşayan lena’nın hayatları kesişir. iki kadın savaşın kaosunda, ‘gitmekle kalmanın’ sanrıları arasında kendi yazgılarına sürüklenir. toprağından sökülüp atılanların kültürüne, müziğine ve trajedisine farklı bir bakış…(tanıtım yazısından)
  2. bir sahneden diğerine o kadar saçma şekilde geçiyor ki ne olduğunu anlayamıyor insan. anlamaya çalışırken replikler kaçıyor. mesela yıllar geçiyor kostümler aynı, içerde konuşurken birden deniz kıyısında oluyorlar. cevahirde izledim oyunun başından sonuna kadar dızlama sesi vardı amfiye kabloyu yanlış bağlamışlar ya da bozuk. ses efektleri zaten berbattı. oyuncuların çabasından başka iyi olan bir şey göremedim. yine de tiyatro, tiyatrodur. geçen bi ankette soru vardı sevmeseniz de tiyatro da kaliteli vakit geçirdiğinizi düşünür müsünüz diye evet demiştim. üstüne de bu oyuna bakınca pekişti düşüncem. oyun kötüydü ama ben iyi zaman geçirdim.
    abi