1. şahsen ben mecidiyeköy'de (metrobüs çıkışındaki otobüs duraklarının orada) billboard kiralayıp ilan verdim.
  2. bir cümleyle aşk hayatım. pardon buna aşk hayatı demek sevgilisi olanlara haksızlık olur.
  3. başlığa bakıp aynaya bakıyormuş hissini yaşayacağımı bana geleceğin teknolojisi olarak anlatsalar inanamazdım..
  4. bu romantik insandır. sevgiliye sadece hevesli olduğu için yahut dürtülerini tatmin etmek için değil şevkat yahut sevgi için ihtiyaç duyan bireydir. erkekse, birini tavlamak için kasım kasım kasıldıktan sonra salınca ilişkinin yürümediğini, salmayınca mutlu olmadığını farketmiş, kadınsa makyajsız da güzel olduğuna inan birini istemiştir^:mecazi anlamda^. sonuç olarak bu taktik yapma, şirin gözükme olaylarından sıkılmış, onu gerçekten mutlu edecek biri varsa o kişinin kendiliğinden ortaya çıkacağına inanmış, çıkmayacaksa da zaten bulamayacağını anlamış bireydir. yorgundur, hayal kurmazken mutsuzdur.^:benim diye söylemiyorum^
    bozuk
  5. bence doğru verilmiş karardır . ne yapsaydık yani ?? ( hemen üstüme alındım)
    birde ne yapılabilir ki ?
    sokak sokak gezip her gördüğümüz kadına/erkeğe sevgilin var mı yoksa arıyor musun ben nasılım diye mi soralım ?
    ve ya
    devletin böyle bir kurumu mu var benim bilmediğim işkur gibi felan.
    spontane gelişmesinden yanayım böyle şeylerin.

    not : zaten bu amaçla bir karşı cinse yaklaştığımda saçmalıyorum , normal tavırlarımdan farklı davranışlar sergiliyorum. beni ben olarak tanımaları çok daha iyi olur.
  6. hiçbir şey yapmaz çünkü muhabbeti bitiren, hayat enerjisi emen şu cümleleri duymaktan bıkmıştır:

    -sorun sende değil bende.
    -ben seni arkadaşım olarak görüyorum.
    -erkek arkadaşım var, normal arkadaş arıyorum.
    -kafam çok karışık, bilmiyorum.

    ve bu tandansta milyonlarca cümle...
  7. mesela ne yapacaktı? ilk gördüğü kişiye yılışacak mıydı? olacaksa olur zaten çok da şaapmamak lazım.
  8. mevlana' nın şu sözünü aklıma getirdi ne kadar uyar bilemem. "kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! ne zaman, bilmem! yeter ki o kapıda durmayı bil!"
  9. istemiyordur aslen, bu kadar basit...

    ya da madalyon ters dönmüştür; yani kişinin güveni ciddi anlamda sarsılmıştır, o yüzden isteyemiyordur, istemiyor değil...
  10. insanların kaprisinden, umursamazlığından yorulmuştur. kendini anlatacak mecali kalmamıştır. belki çabalamaya değecek birini göremiyordur.

    enderunlu vasıf şöyle anlatmış:

    ne beyân-ı hale cüret ne figana takatim var
    ne reca-yı vasla gayret ne firaka kudretim var

    (ne halimi anlatmaya cesaretim ne feryat etmeye gücüm var. ne kavuşmaya gayretim var ne de ayrılığa gücüm yeter.)