• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.13)
seviyor sevmiyor
talihsiz günler geçiren deniz'e bir gece ansızın bir mail gelir. 15 beş yıl önceki ilk aşkı dombili yiğit, istanbul'a gelecektir.

garsonluk yaptığı kafeden olaylı bir şekilde ayrılan deniz, iş bulmak için mülakatlara girmeye devam eder. otuz yaşına gelmiş, ancak hayatında bir türlü dikiş tutturamamıştır. iş görüşmelerindeki son durağı "go flamingo" isimli moda dergisi olur. orada onu bekleyen sürprizlerden habersizdir


  1. 2012 yılından bu yana düzenlenen ve Güney Kore'nin en prestijli ödülü olan APAN (Asia Pasific Actors Network) Drama Ödülleri'nde Gökhan Alkan ve Zeynep Çamcı Kore dizilerini Türk izleyicisi ile buluşturup dünyaya tanıtılmasına yardımcı oldukları için "Asia Pasific Özel Ödülü" alacaklarmış.

    haber şurada efenim

    ayrıca kıvırcık saçlı çocuğu sevdim ben. bu meymenetsizi bırakıp onunla sevgili olsun (evet babaanne gibi izliyorum dizileri).
  2. behzat ç.'den sonra çok türk dizisi izlemezken bir youtube videosu ile denk gelmiştim. sonra bir iki bölüm baktım, o sırada beş bölü falan olmuştu. gayet güzel, sürükleyici, espri açısından doyurucu bir dizi oldu. biraz önce bu hafta yayınlanan son bölümünü de izledim. genel itibari ile aralarda "bozsa" da yine de güzel götürüyorlar diziyi. bir dönem sadece ana karakterlere odaklanmışlardı. o ara sıktı tabiri caizse. ama yan karakterlere önem verdikçe şahsi görüşüm gayet izlenebilir bir iş oldu.

    tüm karakterlerin rollerini güzel oynadığını düşünüyorum ama dergi-ofis ortamında ki atışmalar en sevdiklerim. bir de ilk dönemler tuna çokca güzel espri üretiyordu ya da sıkılınca başını alıp bir yerlere kamp falan kuruyordu. karakter olarak gayet güzel işlerdi sonradan biraz sapıttırdılar kendisini. kendisinin tabiri ile michael left the room, hoşgeldin amelie, olsun severiz.
  3. diziyi bilmem, televizyon izlemem ben. zaten gün sektirmeden, o diziden öteki diziye koşturup orada başka, diğerinde başka biri olduğuna inandırmaya çalışan fakat aynı rolün kabının şeklini almış kişileri izlemeyi bünyem kabul etmiyor.

    her senaryoda dev aşık. her senaryoda efsane seven. bir dinlenin mübarekler.

    neysem. ben seviyor, sevmiyor için yazıciim. diziler totişkomu hamişkolasınlar.

    keşke beni sevse'nin dile dökmekten bile utanıldığı, ya sevmiyorsa korkusunun yarı açık kapının ardındaki karanlık gibi tükenmez ve yok edilemez olduğu durumdur. sessiz sessiz koparılan yapraklar, kendi kolu bacağı, ciğeridir kişinin. eksilir, eksilir dımdızlak kalır. nihayetinde sevmiyor çıkınca bir kendinden daha arar, baştan başlamak için. prometheus gibi baştan, baştan, baştan.
  4. pek dizi kültürüm yoktur aslında yerli ve özellikle yabancı. hele kore dizilerine olan bağımlılıkları bir türlü anlayamayan biriyim. bu dizi ilk çıktığında yaz dönemiydi. zeynep çamcı'nın oyunculuğu elbet dikkatimi çekti ve filmin konusu. sürekli kötü bir şeyler varken bazen iyi hissettirenleri arıyor insan.. neyse efenim sonra öğrendim ki bu aslında kore tarafından bizim ülkemize teşrif etmiş. aslına bakayım dedim.16 bölümlük ve her bir bölümü 1 saat süren hoş bir dizi. oyunculuklardan konunun işlenişindeki naifliğe kadar.

    araya 15 temmuz girince epey bir ara verdiler aslında, 1 ay kadar yayından kaldırıldı. bitti bitecek derken tekrar yayına alındı.

    elbet kore oyuncularını daha çok beğendim. nasıl olduğunu bilmediğim bir doğallıkta oynuyorlar. bizde durum daha farklı olabiliyor nedense. bu arada uzatıldığı için midir bilmiyorum pek tabi ama senaryo bire bir aynı gitmiyor, saçmaladıkları çok yer oluyor.

    her şeye rağmen ödül alacaklarmış, tebrik etmek gerekir.

    yaa dikkat ettim de herkes tuna karakterine ölüp bitmiş; orijinalini izleyince fikriniz değişecektir eminim.^: :)^
  5. senaryo kore uyarlaması ama bizim adetlerimiz çok da farklı olmamasına rağmen biraz uzatılmış lackalastirilmis oldukça degistirilmis. ona rağmen zeynep'in oyunculugunu konusturdugu güzel bi dizi olmuş. bu kız geleceğin en değerli oyuncularından olacak. na buraya yazıyorum.