• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.29)
shi gan - kim ki-duk
koreli usta kim ki-duk, son filmi zaman’da, yeni nesildeki güzellik ve estetik saplantısını eleştiriyor. geçtiğimiz haziran ayında karlovy vary film festivali’nin açılışında dünya prömiyeri yapılan zaman, gerçek ameliyat sahneleriyle yönetmenin istediği "şok etkisini" de yaratıyor. se-hi ve ji-vu yıllardır birlikte olan bir çifttir. se-hi, yüzünden sıkıldığını düşündüğü ji-vu’ya artık yetmediği fikrine kapılınca, ortadan kaybolur. ji-vu kırılmıştır, ancak bir süre sonra kız arkadaşının yokluğuna alışır. bu arada se-hi yüzüne estetik ameliyat yaptırmıştır. bir gün ji-vu, adı si-hi olan bir garsonla tanışır ve ona âşık olur. ne var ki, eski kız arkadaşı se-hi onunla tekrar bağlantı kurunca işler karışır.


  1. 2006 yılı yapımı.

    modern dünyamızda günümüz insanına dayatılan ‘’güzellik’’ baskısı altında artık insanların bedenlerini de tüketmeye başlaması işlenirken bir yandan da aşkı, beden mi ruh mu, yoksa zaman mı üzerinden didik didik ediyor.

    yine günümüz dünyasında ilişkiler için dayatılan ‘’aynı bedenden zamanla bıkılır’’ safsatasını da yerin dibine sokuyor. ilişkideki değişimin bedenden değil zamandan kaynaklı olduğunun üzerini çizerek.

    klasik kim ki-duk filmlerinden oldukça farklı, bol diyaloglu, hatta diğer filmlerine kıyasla gürültülü diyebiliriz.
    ama ustanın sihirli dokunuşları burada da etkili.

    !---- spoiler ----!

    gel-git’lerin olduğu heykel parkındaki sekanslar muhteşem.

    açılış ve final sekansları keza.

    iki elin sular altında kalması sekansıyla da ilişkinin batığa vurduğu mesajı vererek kapanışı yapıyor.

    !---- spoiler ----!
  2. ayna ayna söyle bana benden güzel var mı bu dünyada? basit bir masal sözü gibi görülür ama alttan alta "ben güzel miyim?", "benden güzeli var mı?", "benden güzeli varsa ben varken yaşamalı mı?" sorularını çaktırmadan sızdırır bünyeye.

    kim ki-duk, zaman, orijinal adıyla shi gan, filminde, modern insanın estetik kaygılarını, estetik ameliyat yaptırma çılgınlığını eleştirir. yüzünden ve vücudundan memnun olmayan bir kadın sevgilisini delice kıskanır. öyle ki adama dişi sinek konsa kız kriz çıkarır. adamın ondan sıkıldığını düşünür. bir gün ortadan kaybolur. dergileri karıştırır. oradan bir dudak, buradan bir burun, bir başka resimden bir göz keser, birleştirir. estetik cerraha gider, "doktor beni baştan yarat" dercesine neşter altına yatar. madem genetik güzeli olamadım, estetik güzeli olayım diye düşünür.

    iyileşince sevgilisi olan adamla yeni hâliyle tekrar sevgili olur. kadın kendine o kadar yabancılaşmıştır ki bu sefer de erkek arkadaşını kendinin eski hâlinden kıskanır. erkek arkadaşı onun kendisini terk eden sevgilisi olduğunu öğrenince şaşırır. adam kadına yüzünü neden değiştirdiğini sorduğunda kadının verdiği cevap insanların geçip giden zaman karşısındaki çaresizliğini ortaya koyar. "zamandan korktum. her şeyi yok eden zamandan." der kadın. bu noktada insan zamanın yok edeceği yüze, bedene mi âşık oluyor, yoksa âşık olunan kişide var olan ve zamana direnebilecek manevi bir şeye mi diye düşünmek mümkün.

    güney koreli ünlü yönetmen kim ki-duk filmlerinde genellikle sözden çok bakışları, beden hareketlerini, nesneleri konuşturur. onun filmleri şiir gibidir. nasıl şiirde günlük dilin sınırları yetmeyince şairler imge kullanıyorsa kim ki-duk da çok fazla sözle anlamı sınırlandırmıyor. bu filmde karakterler diğer filmlere nazaran daha çok konuşuyor. bin-jip (boş ev) filminde iki sevgili hiç konuşmadan anlaşabiliyorken, zaman'da konuşarak hiçbir şekilde anlaşamıyorlar.

    filmin sonuna gelince adamın, kadının kıskançlıklarıyla baş edebilmek için seçtiği yol şaşırtıcı. kim ki-duk filmlerinde olduğu gibi film düşündürücü bir sonla bitiyor. ayrıca "yok artık" diyebiliyor insan. ilk sahneyle son sahnenin aynı olması estetik ameliyat sonrası kadının kendi bedenine yabancılaşmış olması olarak yorumlanabilir. çünkü ikinci estetik ameliyat sonrası kadın ameliyatlar öncesindeki ilk haliye çarpışıyor. kadın kendisini tanımıyor. film sondan başlamış. ayrıca bu sahne insanların estetik ameliyat yaptırma isteğinin devam edeceği şeklinde de düşünülebilir.

    ya bedeninle barışacaksın ya her gördüğün güzel kadınla yarışarak dünyayı kendine zindan edeceksin. demek ki "önemli olan iç güzelliği" sözü de bir yere kadar insanı kandırıyor. herkes, her şey estetik kaygı duyması gerektiğini insanlara, özellikle de kadınlara hatırlatıyor. bu durumda insanın önce kendisiyle ve bedeniyle olan savaşını kazanması gerekiyor ki hayatla boğuşurken gardı düşmesin.