• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.79)
Yazar trevanian
şibumi - trevanian
rus bir anne, alman bir babanın çocuğu olan nicholai hel kağıtla bile adam öldürme yeteneğine sahip, son derece komplike ve inanılmaz derecede güçlü bir insandır. japonyada bir bilgeden go oyunu öğrenir. bir çok dili kendi anadili gibi bilir. hisleri o kadar kuvvetlidir ki fotoğrafı bile çekilemez.
bir çok düşmanı olan hel en sonunda emekli olur ve şatosuna çekilir. zamanını mağaracılıkla ve bahçesinde geçirirken istemeden de olsa bir dostuna borçlu olduğu için bir olaya karışır. bu olay onun hayatını derinden etkiler. kontrolünü kaybeder. artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.


  1. güzel bir taşlama dır.
  2. bu kitabı okuduktan sonra rastgele bir kitapçıya gidip bu yazarın tüm kitaplarını eksiksiz olarak sipariş etmiştim. hepsini okudum elbette ama hiçbiri bu kitaptan aldığım keyfin yarısını bile vermemişti. bugün yine düşündüğümde aklıma gelen sadece (bkz: olric) , seni unutursak kanımız kurusun.
  3. seneler önce okudugum güzel, okunasi kitaptir. ancak benim favori listemde kendine orta-sonlardan yer bulabilmistir.
    edit: imla.
  4. "şibumi; sıradan, olağan, görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. o kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. o kadar dokunaklı bir olay ki, sahici olmasına gerek yok. şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllülük demek."

    !---- hafif spoiler olabilir ----!

    kitabı okuma listeme koyarken bir çok yorumda mağara bölümünün uzunluğundan hatta daha ileri giderek gereksizliğinden bahsedilmişti. kitabı epey sonra okuyabildim ve okurken, bu yorumlar çıkmış aklımdan, bittiğinde hatırladım. "o uzun, gereksiz dedikleri bölüm neresiydi ki ben niye fark etmedim" diye düşünürken buldum kendimi. o kadar güzel, derin bir eserdir ki görece sıkıcı mağara bölümünün bile nasıl geçtiğini anlayamazsınız.

    !---- hafif spoiler olabilir ----!
    ru
  5. "bu kitapta adı geçen kişi ve kurumlar birer hayal ürünüdür; ancak kendileri bunun farkında bile değildir." diye başlayan trevanian romanı.

    şibumi:"sıradan olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükler" demekmiş.
    katya'nın yazı'ndan sonra büyük bir beklentiyle okumaya başladım ama maalesef beklediğim heyecanı bunda bulamadım. bestseller olması falan hikaye. kötü bir kitap diyemem ama kitabın ismi olan şibumi kavramının bile içinin yeterince doldurulmamış olduğunu düşündüm okurken. ayrıca karakterin "kendi kendini" bu kadar yetiştirip, bu kadar bilgi edinip, cia'e ana şirkete kafa tutabilmesi de biraz uçarı geldi bana. nicholai hel gibi bir karakter bizim türk filmlerinde, dizilerde falan çok var. cüneyt arkın yaptığında "yuh lan oha amma abartmışlar" dediğimiz şeyi trevanian yapınca ağzımızın suyu akıyor.
    "tam bir vakit kaybı" diyemeyeceğim ama "okunmazsa kayıp olur" da diyemeyeceğim bir kitap. çıtır çerez.
  6. başta yazarına hayran olup sonra sinir olduğum kitaptır.

    niye sevmiştim?
    ilk okuduğumda nicholai hel bana çok karizmatik gelmişti; zeki, soğuk, ciddi biriydi.
    ikinci okuduğumda ise tam olarak polat alemdar mantığında, cinsist, fazla maço, gereksizce kibirli, sinir bozucu gelmişti.

    ve kitap felaket hızlıydı. aynı duyguyu fahrenheit 451 'de yaşamıştım; sanki
    kitap okumuyordum da başarısız bir uyarlama izliyormuşum gibi hissetmiştim.

    bu yüzden bu kitabın abartıldığını düşünüyorum. evet tam olarak böyle.
  7. (bkz: rodney whitaker)

    özelde 80'li yıllar öncesinde avrupa ve birleşik devletler halkları üzerine, genelde ise insan davranışları üzerine müthiş ince tespitler barındıran bence 'kült'lerden... bu kitabı basit macera ya da polisiye roman gibi irdelemeden, hızlıca okumak kendinize yapabileceğiniz büyük kötülüklerden bir tanesi.

    yazarın 'bence' tepe noktasına ulaştığı romanı ise: (bkz: the crazy ladies of pearl street)
  8. bu kitabı okuyup yazarla sevişmeyi düşünen kaç hatun olmuştur acaba diye merak ettirir^:swh^
    !---- spoiler ----!

    "ben çok seyahat ettim, dünyayı avucumun içinde çevirdim ve bir şeyi iyice anladım. insanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. insan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir. ama bu budalalık olur. bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı gerektirir. pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi. öyleyse? öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. bunu yapmanın da en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların, bakın bana! ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim. bütün mesele elimdekileri yeteri kadar çoğaltmak

    !---- spoiler ----!
  9. nickimi belirleyen japon felsefi düşüncesini öğrendiğim kitap...mr perfect nicolai hel'in canı cehenneme dostum !
  10. !---- spoiler ----!

    bir solukta biten tadı damakta kalan macera, aksiyon içerikli kitap. kitabın içinde go oyunu ile bütünleşmiş, şibumi felsefesi ile kendini terbiye etmiş 7 dil bilen ve hatta her şeyi bilen kiralık katil kahramanımız (nikko) nicolai hel' in yaşadıklarını görüyoruz. kitabı okuduktan sonra bunun filmi çekilmeli diyeceğinizden eminim. general kshikawa san , go ustası otoke san, hana, le cagot, aşçı pierre, güve gibi karakterlerin olduğu bir kitap.

    !---- spoiler ----!

    kitapta geçen jilet masajı gerçek mi, yoksa kurgu mu ?