1. “insan bazı kere hatırına gelen hayali tanıyamaz, o kadar güzeldir. zihninden uçan bir fikre
    yetişemez, o kadar yüksektir. kalbinde doğan bir hissi bulamaz, o kadar derindir. bu acı ile feryat koparır yahut pek karanlık şeyler söyler yahut hiçbir şey söyleyemez de kalemini ayağının altına alır, ezer. bunlar şiirdir." demiş abdülhak hamit
  2. yeni araştırmalar gösteriyor ki şiir okumak insanda duygusal tepkimelere sebep olduğu gibi beynin hafıza ile ilgili yerlerini de harekete geçiriyor. kaynak

    yıllar yılı ben de okul yaşamımda güzel sesimle var oldum. hatta bir yerden başka bir yere taşınmam, sonrasında edebiyat öğretmenimin beni onca çocuk arasından keşfi ve farklı alanlarda görevlendirmesi. sadece şiir okumaya değil, özel günlerde çeşitli parçalarda seslendirmem adına önümü açmış biri oldu hayatımda.

    sonrasında bu keşifler devam etti. artık ben öğretmenler için o yoğun iş temposunda ayrıca aldıkları görevleri layıkıyla yerine getirmeleri için bir araç mıydım; yoksa sahiden yetenekli miydim orası bir muamma olsa da çok keyif aldığım yıllar geçirdim böylelikle.

    lise ikinci sınıftayız ve o çok sevdiğim edebiyat öğretmenim o dönem derslerimize girmiyor. nedensizce hiç ısınamadığım başka bir öğretmen. inanılmaz derecede derslerime bile etkisi var, benim gibi birisi düşük notlar alıyor üstelik. neyse ama hatırını kıramadım o ayrı. 18 mart etkinlikleri yaklaşırken hararetli bir şekilde sınıfa giren edebiyat öğretmenimiz, sesi gür olan bir "erkek" öğrenci istiyorum dedi. altını çizmek lazım ki erkek denmesine rağmen sınıfta herkes benim adımı şakıyor. şunu da belirtmek gerekir, sesim gür fena da sayılmaz ama imza bir ses mi orası tartışılır.. neyse sonra ben aldım o meşhur çanakkale şehitlerine yazılan mehmet akif şiirini. okumaya başladım ve tamam sen başla provalara dedi.

    şiirin hafızayla olan alakasını henüz okuyorum, bilgileniyorum ama gerçekten farkında olmadan da nasıl ezberledim ben o iki sayfalık şiiri. bir şekilde işleri kolaylaştırıyor yani. sonrasında ilk provamdı yanılmıyorsam, 300 kişilik olduğunu yine anımsadığım bir konser salonumuz var. ve ben mikrofona ötmeye başlar başlamaz acayip sesler çıkıverdi. sanırım patladı, ya da benzeri bişiyler. gençlik yıllarında insan heyecanını kontrol edemiyor ne yazık ki..

    sonra ben o şiiri hem ezbere hem de mikrofonsuz okudum, göz yaşlarıyla birlikte. yazı sonrası aklıma gelen bir anım bu da.
  3. şiir ve şair hakkında, cahit zarifoğlu esininden:

    "bir rastlantıyla değil, tersine bir özel iradeyle çıkıyor yeryüzüne. barajdaki su, kendine bırakılmış kanallardan akar. insan bütününün arkasında bekleyen şiirin aktığı kanallar değil mi şair? şairler olmasaydı, şiir üzerimizden aşar, hayatı besliyemez, seliyle öldürürdü. -şair şiirin aleti olmalı. çekici. birbirine sahiplik ve uyum düzeni içinde çalışmalı ki şiirin zararlı tortuları yeryüzüne gelmesin. çünkü onun bünyesinde de insandaki gibi ihtiraslar var biliyorum. şair şiirin bu ihtiraslarını arkadaş edinirse, tahtını bırakıp bir sokak kadınının arkasından giden bir kral gibi, halkının başını utanca eğdirir. kötü şair çiviye değil aynaya vuruyor. o zaman kırık parçalar içerisinde çehremizi dilimlenmiş görüyoruz. -diyorum ki şiirle mücadele esastır. ama bunu belli etmemeli. şiirin iyi tabiatı ve iyi zamanında ona çekiç ol ve onu kendi haline bırak."
  4. sanki art arda okunmamalıymış da sindire sindire, özümseyerek, ağırdan alarak saygıyla okunmalıymış gibi hissettiren.
    ha bir de art arda da paylaşılmamalıymış gibi.
    öylesine ağır duruşu olan şey işte şiir.
  5. sanatın zirvesi, tiyatro, müzik bunlar da özel ve güzel şeyler ama şiir farklı bir boyut, yarıştırılamaz bunlarla.

    bazı mısralar varki sayfalarca kitap, dakikalarca müzik ile izah edilemez.
  6. "şiir bir anlam peşinde değildir. şiir eski yunanda da arap kültüründe de eski türklerde de, can, ruh, psyche adı verilen etkinliğin tam kendini dile getirdiği yerdir." demiş ahmet hamdi tanpınar.
  7. şiir hakkında olan duygularımı nasıl buraya aktaracağımı bilmiyorum. okurken bile çok garip hissediyorum. bir şiir kitabını elime aldığım zaman beğendiğim , içimi kıpır kıpır yapan cümleleri tekrar tekrar okurum.tekrar tekrar tekrar tekrar. ne zaman o cümleyi tam olarak benimsersem diğer cümleye geçerim. gerçekten benim için bambaşka bir duygu şiir. anlatmakta zorluk çekiyorum.

    -----------------------------------------------------------
    bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
    yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
    duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
    ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
    ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
    gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
    hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
    yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
    yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

    -neruda
    ---------------------------------------------------------------
  8. kelimelerin anlam ve duyguyla uyumlu, kısa fakat gösterişli dansı.
  9. şiirden umudu kesip, yazmak zorunda olan adamların şair olduğu bir dünya yaşıyoruz. yani bu insanlar için kalan her şey cehennemi yaralarla dolu, üstelik ifade bile edilemiyor.
    ne acı ama.
  10. keşke yeteneğim olsaydı dediğim uğraş.
    kendimi ifade edemeyen biri olarak bana fazla gelen söz topluluğu.