1. efenim ilk önce şuna bakıyoruz.

    vakti zamanında aram peştemalcıyan adında bir ermeni yaşarmış istanbul topraklarında. sonra bu abimiz ailesini de yanına alarak almanya'ya göç etmiş. orada bir kilim mağazası açmış, hali vakti yerinde yaşayıp gidiyormuş. takvim yaprakları 1944'ü gösterdiğinde malum ruslar berlin'e kadar geliyor, hitler reyiz intihar ediyor falan. neyse berlin'in her yerinde rus askerleri taciz, tecavüz, yağma her türlü pisliği yapıyorlar. bu peştemalcıyan abimiz de dükkanında bekliyor tabi rus askerleri bir gün ona da bi selam verecek. neyse o gün geliyor ve iki rus askeri dükkanı basıyorlar, dükkanda terör estiriyorlar derken bir tane asker peştemalcıyan abimizin boğazına dayıyor namluyu. abimiz n'apsın korkuyor tabi ve o korkuyla ağzında o sihirli cümleyi salıveriyor:
    "şimdi boku yedik!"
    tabi bunu duyan askerler şok, hemen soruyor:
    "ne dedung? ne dedung?"
    "şimdi boku yedik."
    o anda askerler silahlarını hemen indiriyorlar ve peştemalcıyan abimize sarılıyorlar:
    "miz gan gardaşiz, min sinig gardaşmam!" yani "biz kan kardeşiyiz, ben senin kardeşinim!"
    anlaşılacağı üzere bu askerler rus ordusundaki kırgızlar. neyse bu olaydan sonra çay muhabbet derken askerler dükkanın önünde nöbet tutuyorlar birkaç gün. ortalık yatışınca, savaş bitince de peştemalcıyan abimiz dönemin ünlü hattatlarından emin barın'dan bu sihirli cümleyi yazmasını istiyor ve evinin en güzel yerine asıyor.

    her eski dille yazılan şeyi kutsal sanma gibi bir hastalık var toplumda. ben de böyle bir hataya düşmüştüm vakti zamanında. küçüktüm o zamanlar ama yine de anlatayım: fatih camisinin kıble tarafının arkasında bir yer var, oraya giren kapı sağ avluda bulunuyor. girişin üzerinde arapça kutsal bi şeyler yazıyor zannediyorum ben tabi. neyse gel zaman git zaman cami cemaatinden bir sakallı amcamın beni aydınlatmasına göre orada benim kutsal zannettiğim arapça harflerde 'fatih kütüphanesi' yazıyormuş. ufkum iki katına çıkmıştı amca sayesinde.