1. !---- spoiler ----!

    2015’te Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (MSF) işlettiği veya desteklediği hastanelerin 75’i bombalı saldırıların hedefi olmuştur. Bu saldırılar, savaşın en temel kurallarından biri olan, sivil veya muharip olup olmadığına bakılmaksızın sağlık tesislerinde tedavi gören tüm hastaların korunma ve saygı görme hakkının çiğnendiği anlamına gelmektedir. Hastanelere yönelik saldırıların yanı sıra, Suriye, Yemen, Güney Sudan, Afganistan ve daha pek çok ülkede süregelen çatışmalarda siviller ayrım gözetilmeksizin katledilmektedir. Avrupa sınırlarının ötesinde göçmen ve mültecilere uygulanan muamele ise, insaniyet yoksunluğunun boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Devletlerin, Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) bir araya gelerek bu gibi önemli konuları tartıştığı bir insani yardım zirvesi, belki de daha önce hiç bu kadar önem arz etmemiştir. Dolayısıyla bu ay gerçekleşecek olan Dünya İnsani Yardım Zirvesi (DİZ) aslında bu konuları ele almak için olağanüstü bir fırsattır. MSF geçtiğimiz 18 ay boyunca çeşitli konularda bilgilendirme notları hazırlayarak yoğun bir biçimde Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne hazırlanmıştır; bu, bizlerin zirveye katılmak için ne kadar istekli olduğunu ortaya koyan bir göstergedir. DİZ, insani yardım sektörünü farklı kuruluşlara açarak geniş çaplı bir perspektife oturtmuş, bu yönüyle takdire şayan bir adım atmış ve kapsamlı bir sürece öncülük etmiştir. Ancak gelinen noktada, üzülerek zirveden çekilme kararı almış bulunuyoruz. DİZ’in özellikle çatışma bölgelerinde ve salgın hastalık durumlarında insani yardım faaliyetlerinin ve afet müdahalelerinin güçlendirilmesi gereken zayıf yönlerini ele alacağına dair umudumuz yok olmuştur. Bunun yerine DİZ’in, insani yardımı kalkınmanın bir parçası haline getirme eğiliminde olduğu görülmektedir. Dahası zirve, insani yardım ve mültecilerle ilgili uluslararası yasaların altına imza atan devletlerin, aynı yasalara uyma ve bu yasaları uygulama yükümlülüklerini desteklemekten uzaktır. Dehşet verici bir seviyeye ulaşmış olan Uluslararası İnsani Hukuk ve mülteci hakları ihlallerinin bir rutin haline gelmesi, zirve katılımcılarını iyi niyetli, fakat alelacele bir biçimde “standartları uygulama” ve “ihtiyaçlara karşılık verme” gibi genelleyici kararlar almaya zorlayacaktır. Zirve, her şeyden önce hükümetler tarafından gerçekleştirilen bu sistematik hak ihlallerinin göz ardı edilmesine olanak veren bir iyi niyet kılıfı haline gelmiştir. Zirve sonunda, hükümetler, BM kurumları ve STK’lardan oluşan katılımcılardan yeni ve iddialı “taahhütlerde” bulunmaları istenecektir. Ancak hükümetlerle aynı güce ve yükümlülüklere sahip olmayan BM kurumları ve STK’ları aynı seviyede ele almak, hükümetlerin sorumluluklarını minimuma indirmektedir. Buna ek olarak, zirvede alınacak kararların bağlayıcılığının olmaması, katılımcılardan yalnızca çok küçük bir kısmının, daha önce imzalamadıkları taahhütlerin altına girmesine sebep olacaktır. Dünya İnsani Yardım Zirvesi’nin, hayati önem arz eden erişim ve koruma konularına öncelik vereceğini, bağımsız ve tarafsız insani yardımın rolünü ön plana çıkaracağını ve afet yardımının iyileştirilmesi ihtiyacına dikkat çekeceğini umut etmekteydik. Ne yazık ki DİZ, bu konuda başarısız oldu; bunun yerine “afet yardımını farklı şekilde yapma” ve “ihtiyaçları ortadan kaldırma” arzusuna odaklandı. İnsani yardım; kulağa hoş gelen bu kelimeler; kalkınma, barışın inşa edilmesi ve siyasi gündemler karşısında insani yardımı ortadan kaldırma yönünde bir tehdit oluşturmaktadır. Suriye’de, Yemen’de, Güney Sudan’da hastalara ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin; Ürdün, Türkiye ve Makedonya sınırlarında Avrupa’ya kaçmaya çalışan sivillerin karşı karşıya kaldıkları engellemelerin; Yunanistan’da ve Avustralya’da güvenli bir liman arayan mülteci ve göçmenlerin maruz kaldığı insanlık dışı muamelenin, Ebola salgınına karşı harekete geçmede yaşanan ve küçük çaplı da olsa tekrarlanan boşluğun, bugün Angola’da yaşanan sarıhumma salgınının, bazı ülkelerin temel ihtiyaçlara erişim hakkını yok sayarak insani yardıma erişim konusunda uyguladığı katı sınırlamaların, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde tekrar tekrar nükseden salgınlara cevap vermedeki yetersizliklerin tartışılmadığı bir zirve, bizleri, bu ihtiyaçlara cevap vermede DİZ’in insani yardım sektörüne ne şekilde katkıda bulunacağını sorgulamaya itmiştir. Burada sayılan örneklerin her birinde devletlerin üzerine düşen sorumluluklar ve insani yardım sisteminin ihtiyaca cevap verme kapasitesinin azalmış olması, dolayısıyla daha çok ölüm ve acıya sebebiyet vermesi, zirvede ele alınmayacaktır. Sınır Tanımayan Doktorlar, yukarıda belirtilen nedenlerle ve büyük bir hayal kırıklığıyla Dünya İnsani Yardım Zirvesi’nden çekilme kararı almıştır.

    !---- spoiler ----!


    link