1. tanım olarak genellikle sokakta tek potada oynanan, heyecanı ve kapışması yüksek olan basketbol türü. hikaye kısmına geçecek olursam:

    bugün spor salonuna 1 senelik kaydoldum, sporumu yaptım, efendi efendi duşlara doğru seyirtirken salonun içindeki basketbol salonunda türlü türlü milletten yabancı gençlerin maç yaptığını gördüm, kenardan izliyordum. elemanlardan biri boyum uzun olduğu için takıldı:

    - hey dostum, boyunun uzunluğunun basketboluna bi katkısı var mı ?
    + are you fuckin kiddin lan it ? senin yaşın kadar benim basket oynamışlığım var.
    - ehehe, hadi bi takım kuralım da görelim madem old guy.

    içses : şimdi siktim sizi, bi türk'e gaz vermek ne demekmiş göreceksiniz.

    sonuç: gördüler. kafalarına blokları vuruvuruverdim. gözüm görmez, kulağım duymaz oldu. alttan girdim üstten çıktım, maç bitti dediklerini bile kulaklarımda yankılanan dombıradan dolayı duyamadım.

    nasıl bi gaza geldiysem yolda şiir bile okudum içimden:

    be hey ecnebi
    ne ararsın pota ile aramda
    lebron musun bana hava atarsın ?

    o turnikeyi sakın unutma
    bir türk'e laf uzatma sebepsiz
    sen yine yenilirdin amma
    bloklayanın kimdi bilemezdin şerefsiz!