1. ''sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insan ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim.''

    albert einstein
  2. uzayın bile sonu olduğunu öğrenince, sonsuzluk o zaman anlam kazanıyor.
    bilmem kaç milyar ışık yılı uzaklıktaki gezegen, toplu iğne başı kadar bi sisin içinde. ve o siscikten milyonlarca var. azıcık geriye çekiyorsunuz kadrajı. o milyonlarca olan siscik de bir ufacık siscik. gördüğün her şeyden milyonlarca var ve o milyonlarcadan da milyonlarca var.
    bu milyonlarca olan şeyleri ve onlardan da milyonlarca olan şeylerin uzaya oranı %10 bile değil. aklını kaçıracak kadar bir boşluk yani.

    şimdi bi saksının düğmesini on durumuna getir, aklını kaçırtacak bir boşluk bile sonsuz değilken, bi sonsuzu düşün. düşünemedi?

    öyle seviyorum salak, düşünülmez sonsuz kadar.
    kime diyorum?
  3. serbest çağrışımla ilk aklıma gelen mavi, dalmak ve su. yani deniz. ne kadar gidersen git hep mavidir. ne kadar rengi açılırsa açılsın yada kapansın fark etmez hep sonsuzdur mavi.
  4. sona ulaşamamadan kendini oluşturan bu kavram her şeyin başka bir şeyin içinde, ortamların sürekli birbirini kapsaması nedeniyle bir yerden sonra takip edemediğimiz ama hep devamlılığından ödünsüz ilerlemesidir. ( sonsuzluğun elbette sonsuz tanımı olması gerekir. sonsuz tanımın sonsuzda biri bu yazdığım olsun demeyi de isterdim ancak çorbada tuzumuz olsun bile diyemeyeceğim. sonsuzluğun sonsuz tanımlarından birini yapmakla sonsuzluktan bir tanım eksiltemeyeceğime göre hakkında tanım yapmayı denemiş oldum sadece)


    var olan her şey sonsuzluğun midesindedir evet
    ama beni düşündüren soru :
    var olmayanları da kapsar mı içinde sevgili sonsuzluk? (tabi sonsuzluğun kendisinin olduğu varsayımında)
  5. sonsuzluk hakkında konuşmak için önce neyin sonsuzluğu hakkında tartışılacağının mutabakatına varılmak gerek bence, çünkü zamansal olarak sonsuzluk ile boyutsal-kütlesel yahut hacimsel bir sonsuzluğu düşünmek çok çok farklı. zamansal bir sonsuzluk hakkında çok akıl yürütemiyorum, o kadar hassas bir olgu ki zamanda görelilik konusu bile kafamı kurcalıyor. ama beynimde basit bir 3boyutlu uzay simülasyonu canlandırdığımda misal bir mesafe olarak sonsuzluğu düşündüğümde, sonsuz olmaması için başlaması ve bitmesi gerekiyor ise aklıma ilk gelen şey möbius şeridi. bu şerit üzerinde koşmaya başlayabilsek asla bitmez, başladığımız noktaya geri dönebiliriz ama algısal bir son, bir yolun sonundaki uçurum gibi bir durum yok. möbius 2 boyutlu versiyon, üçüncü boyutta da aklıma uzay boşluğunda karadelik ya da soluncan deliği gibi bir şey geliyor çift yönlü çalışan. cismi önce içinden dışarı hemen ardından dışarıdan içeri atan (böyle bir durumda dışarı-içerisi nedir tabii ama farazi konuşuyorum) yani sonsuzluğu bence sadece bitmek tükenmek bilmeyen sayılar üzerinden düşünmek bence hiç iyi değil, ben fizikten hiç anlamam dediklerimde de saçma bir sürü şey olabilir ama sonsuzluğun muhakkak başka kurguları olabilir diye düşünüyorum, ve sayılarla düşünmek bu kurgulardan bizi uzaklaştırıyor. senaryolar aracılığıyla düşünmek çok daha anlamlı.