1. dünden beri kafamı kurcalayan soru. henüz net bir fikre varamadım. ideoloji söyleme mi aittir yoksa söyleyenin ta kendisine mi bilemiyorum.
    one
  2. soru güzel. kelimeler ideolojilerin kölesi olduğunda söylemler de manipülasyondan ibaret hale gelir. kimi insan tek cümlede bile ideolojisini yansıtabilir. hatta daha da ileri gidersek insanların sustuğu konular da ideolojilerinin sonucu olabilir.

    bir insan tartışmaya hazır olmadığı bir anda ya da tartışmak istemediği bir anda ideolojik olarak ters bulduğu konuda susma eğilimindedir. onun susuşundan karşıdaki kişi gereken anlamı çıkar. fikirlerden kaçamayız, onları yok edemeyiz. söylemesek bile susmamızla belli ederiz.

    söylemlerin ideolojisini düşünüyorum, sadece bir cümleyi tekrar ederek belli bir grubun etkisi yansıtılabilir. mesela "kahrolsun amerikan emperyalizmi" sloganı komünist olduğunuzu birilerine yansıtabilir. lakin burada bu söylem üzerine düşünmeden sizi komünist ilan edecek kişiler de kuvvetle muhtemel farklı bir ideolojinin etkisi altındadır. çünkü hiçbir fanatizm halinde olmayan apolitik bir birey, etrafına bakıp maden işçilerinin çalışma koşullarını düşündüğünde komünist bir felsefeyi onaylamasa bile "kahrolsun amerikan emperyalizmi" diyebilmelidir. bunu dediği için komünist ilan edilmemelidir. yine aynı şekilde apolitik bi tavırla etrafta sloganlar atılırken susup hayatına bakıyorsa kapitalist ilan edilmemelidir.

    buradan vardığım sonuç şudur; söylemler ancak fanatiklerce ideolojiye sahip olur. aklın ve mantığın yolundan gidildiğinde herhangi bir görüşe sahip birisi, her türlü ideolojinin makul söylemlerini dile getirebilir, onaylayabilir.
    abi
  3. mutlu
  4. mevzunun bir de bireylere dönük kısmı var. kişilerin kendine has ideolojileri varsa ve bunu aklın ve mantığının yoluyla belirledilerse, hayata bu pencereden baktılarsa buna ideoloji diyebilirim.

    fakat, belli bir grubun dayatması altında kalarak, belki de bi tarafa dahil olmak arzusu ile kendinden çıkmamış ya da kendi aklının süzgecinden geçirmediği bir dünya görüşünü hunharca savunma eğiliminde insanların ideolojisi var diyemeyiz. en fazla belli bir ideolojik görüşün fanatik savunucusu diyebiliriz. dinci ile dindar arasında fark budur örneğin. dinci fanatiktir, ideolojisi yoktur, dindar olanın hayata bakışı dini değerler etrafında şekillenebilir, aklının hayatının benliğinin süzgecinden geçirip bu doktrinle hayatını güzelleştirmeye çabalayabilir.

    dayatılmış ideolojiler, iktidar arzusundaki kimselerin omuzuna basmak için köle aramasından başka bir şey değildir. ideoloji dayatanların 2 farklı amacı olabilir ancak; 1- iktidarı ele geçirmek, 2-iktidarı elde tutmak.

    bu çekirdek aileye kadar indirgenebilir bir iktidar arzusudur. ideolojilerin iktidarla doğrudan alakası vardır, söylemler ise sınıflandırmaya yarar. eğer belli bir görüşün dilini kullanıyorsan sistem seni belli alt kategoriye yerleştirebilir. o yüzdendir ki iktidar seviciler kelimelerle, slogalarla manipülasyon yapmayı çok sever. örneğin "durmak yok, yola devam" cümlesi gayet mantıklı, enerjik bir söylemdir. fakat karşıt görüşten birisi için anlamını yitirmiştir. demek ki söylemlerin de ideolojileri olabiliyor.
    abi
  5. üzerine çok da düşünmeye gerek yok, ideolojik çıkarımlara varamamış insan, ideolojik çıkarımları üzerinden fikir beyan eden insan ve ideolojileri aşmış insan kelamından belli olur, bu bağlamda ideolojiler üzerinden değil de söylemler üzerinden ideolojilere varmaya çalışmak veya dosdoğru herhangi bir çerçeveye veya kalıba sokmadan söyleneni anlamak makbuldür, hayat bu kadar çok değişkeni barındırıyorken içinde ideolojilerin gölgesi altında serinleyen üç beş söylemin ideolojikliğinden öte toplam bir ideolojik söylem bulmak abesle iştigal.
  6. öncelikle şunu kafada oturtmak gerekir. söylem, ideoloji, ideolojik söylem veya eylem; bunların hepsi ancak ve sadece insana özgü olan şeylerdir. insan gibi üst seviye bir yaratığın, kendisine bahşedilmiş olan aklı ile hayat verdiği bu olguların, dünya üzerindeki başka bir canlıya ya da şeye mal edilmesi imkan dahilinde değildir. bu konu hakkındaki daha geniş bilgi ve analiz için bu işi irdeleyen temel kitaplardan birisi sayılan thomas hobbes'un leviathan'ını okumanızı öncelikle tavsiye ederim, çünkü yukarıdaki cümlelerim ile büyük düşünürün 130-140 sayfada anlattığını 1 cümleye sığdırmaya çalıştım, affola.

    bir diğer konu da şudur; insanın konuşabilmesi için (söyleme sahip olabilmesi için) öncelikle zihni aktiviteleri yerine getirmesi gerekir. bu sebeple öncelikle en büyük özelliğimiz olan "düşünme" eylemini gerçekleştirir, ardından düşündüklerimizi "söylem" haline getirerek karşımızdakilere aktarırız. düşünce ile söylem arasındaki bu öncelik-sonralık durumunun değişmesi düşünülemez. (burada söylemin ifade edilmesine aracılık eden "dil" olgusuna da dikkat çekmek gerekir, dil de insanoğlunun en büyük özelliklerinden birisidir)

    bu ikisi arasındaki öncelik-sonralık ilişkisi sebebiyle, ideolojilerin söyleme ait olması olasılığı yoktur. doğal olarak, ideoloji bizatihi insana aittir ve bu çerçevede söylem içerisinde yerini bulur. az önce de değindiğim gibi insan, akli melekelerini kullanarak bir düşünceye sahip olduktan sonra bunu dile getirme yolunu izler, bu sebeple ideoloji denilen olgu varlığını ikincil unsur olan söylem içerisinde değil; birincil unsur olan düşünme aktivitesi içerisinde, yani insan aklının içerisinde, yani bizzat insanın içerisinde bulmaktadır.

    ideoloji ise (genel manada) insanın çevresindeki ve dünyadaki olaylara dair "düşünce"lerini yansıtan "fikir"ler bütünü olarak tanımlanırsa; cümle başında tırnak işareti içine aldığımız olguların da ancak insan aklına özgü özellikler olduğu gerçeği ışığında ideolojinin kendisinden sonra gelen bir şeye ait olduğu düşünülemez. tıpkı annenin veya babanın çocuğa ait olduğu düşünülemeyeceği gibi.

    ayrıca insan, düşündüklerini ideolojiye, yani sistematik bir fikir topluluğuna dönüştürmek isterse, bunu yapmasının temel yolu düşünmek, yani temel insani özelliğini kullanmaktır. bu sebeple tekil düşünceler, söylem yoluyla dillendirilmeden de zihinsel faaliyetler yoluyla sistemsel bir bütün haline gelebilirler. bu da ideolojinin söylemden önce var olabileceğini ve onun sadece insana/şahısa ait olacağını göstermektedir. sonuç olarak; söylemlerin ideolojisi olmaz, ideolojilerin söylemleri olur.