• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.90)
stalker - andrei tarkovsky
uzak bir gelecekte, bambaşka bir yaşam düzeni içerisinde, ismi olmayan bir ülkedeyiz. dünyaya düşen dev göktaşı yaşamı yerle bir ederken zone adında esrarengiz, yeni bir bölge oluşmuştur. bu bölgeden içeriye girebilen insanların tutkularının gerçekleşeceğine dair söylentiler vardır. içeride yaşayan 'güç' insan zihni tarafından hayal edilmesi mümkün olmayacak güçteki bir varlıktır. askerler tarafından korunan zone bölgesine sadece gerekli olgunluğa erişmiş cesur stalker'lar girebilmekte, bölgeye giren insanlara eşlik etmektedirler. kahramanımız stalker, ailesinin tüm itirazlarına rağmen bölgeye girmek isteyen bir bilimadamına ve bir yazara eşlik etmeye karar verir...


  1. insanoğlunun binlerce yıllık serüvenini sembolize eden ve iç çatışmalarımızın en çarpıcı şekilde beyaz perdeye yansıtıldığı sanat eseri.

    spoiler olabilir;

    stalker (din/inanç), yazar (felsefe/sanat) ve bilim adamı (bilim/materyalizm) üçgeninde geçiyor hikayemiz. stalker'ın endişeli hali, yazarın rahatlığı ve kafa karışıklığı, bilim adamının kuralcılığı benimsedikleri sistem hakkında gayet net fikirler edinmemizi sağlıyor. mesafeler kat edildikçe yazarın cüretkarlığı artarken, stalker'ın endişesi artmaya başlıyor ve sorulan sorulardan rahatsız olmaya başlıyor. yani din otoritesini sürdürebilmek adına felsefe ve bilime reaksiyon gösteriyor, yolcuğun başındaki güven yerini yavaş yavaş öfkeye bırakıyor.

    yolculuğun sonunda ulaştıkları sonucun sahte bir cennet olduğunu anlayan felsefe varoluş sancılarına geri dönerken, bilim mantığa sığmayan bu olayı yıkmak için radikal yol çiziyor ancak vazgeçiriliyor.

    inanan ise kendi içinde ağır bir hesaplaşmayla baş başa kalıyor.

    spoiler sonu.

    en etkileyici sahnesi, stalker'ın zone'a kavuştup yere umarsızca uzandığı andı. bir inananın kutsalına kavuştuğundaki o iç huzur yüzümüze tokat gibi çarpıldı.

    kurduğumuz medeniyetin yaşadığı iç çatışmalar ancak bu kadar iyi aktarılabilirdi. son parantez olarak oyunculara açmak lazım sanırım. o kadar kirliliğin, çamurun ve kimyasalın içinde muhteşem bir iş çıkartmışlar. tarkovsky dahil üçlünün bu yüzden öldüğünü öğrenmek üzse de, emeklerinin boşa gitmediğini ve başyapıt olarak hakkının teslim edildiğini bilmek güzel.

    son olarak schopenhauer'le kapatalım;

    felsefe yüksek bir dağ yoludur... ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkça daha da ıssızlaşır. bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir... kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. ve yuvarlaklığını da görür. kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdaki herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır.

    https://www.youtube.com/watch?v=pp1qxkbhqr4
  2. dinsiz ve tanrı inancı olmayan biri olarak, inançlı insanlara gönül rahatlığıyla inandıkları şeylerin ne kadar saçma ve anlamsız olduğunu söylemenin ne denli yaralayıcı olabileceğini stalker ve andrei tarkovsky üzerine yapılan yorumları okuduğumda anladım.

    benim için bir sanat eserinden daha fazlası, bu anlamsız yaşamla ilgili söylenebilmiş anlamlı sözler içinde en anlamlılarından olan stalker; kimilerine saçma, abartılmış veya sıradan gelebiliyormuş. okudukça şoka girdim, tansiyonum yükseldi.

    benim için bir yönetmenden veya yazardan çok daha fazlası, bu anlamsız yaşamla ilgili söylenebilmiş anlamlı sözlerin en anlamlılarını söyleyen tanrısal tarkovsky; kimilerince "bu muymuş tarkovsky?" diye yorumlanabiliyormuş. gözlerime mil çekilseydi de görmeseydim o yorumları.

    söylemem gerekir ki verdiğim bu ölçüsüz tepkiler, bu anlamsız yaşamda hiçbir dokunulmazım, hiçbir tabum; totemleştirdiğim hiçbir nesne, ideal veya kavram kalmadığını düşünürken kendi küçük yaşantı alanımda başkalarının habersizce çiğnediği tabular yarattığımı ve toplumun diğer üyelerinden hiçbir farkım olmadığını fark etmemi sağladı. benim için zerkalo, bugün, bir kez daha kırıldı.

    şunu bir dinleyin

    işte yaz geçip gitti.
    hiçbir iz bırakmadan.
    güneş hala ısıtıyor.
    ama artık yetmiyor.

    avucumun içine yerleşen
    yumuşacık beş parmak gibi
    her şey gerçek olabilir.
    ama artık yetmiyor.

    geriye güzellikler kaldı.
    kötülük zayıfladı.
    dünya şenlikle aydınlandı.
    ama artık yetmiyor.

    hayat her zaman katmanlı.
    endişeli, ve eğlenceli.
    ve ben gerçekten şanslıydım.
    ama artık yetmiyor.

    yapraklar daha sararmadı.
    dallar fırtınayla kırılmadı.
    gün, cam gibi, her şeyi yıkadı.
    ama artık yetmiyor

    arseni tarkovsky (andrei'nin babası)
  3. İlk izlediğim tarkovsky filmi Solaris çok sıkıcı idi Stalkerda da aynı duyguyu beklerken gayet akıcı geçti sebebi belki de tarkovskynin kuruntusu
    Şu incelemenin okunmasını tavsiye ederim