• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.80)
stoker - park chan-wook
“dracula”dan esinlenilen filmin konusu şöyle: india stoker (mia wasikowska) babası ve onun en iyi arkadaşı bir araba kazasında öldükten sonra kendini büyük bir boşluğa düşmüş bulur. annesiyle (nicole kidman) birlikte büyük ve ıssız bir evde yalnız yaşayan india'nın yaşamı, günün birinde daha önce hiç görmediği amcasının ziyarete gelmesiyle değişir. esrarengiz bir adam olan amca charles (matthew goode) için ilk başta babasının boşluğunu doldurmasını uman india, daha sonra bu adamın daha farklı şeyler peşinde olduğunu farkeder.
(kaynak: http://www.sinemalar.com/film/89860/stoker)


  1. beni derinden etkileyen, hala üzerinde ara sıra düşündüğüm ve hakkında yazı yazabilmek için bir kaç gündür fırsat kolladığım filmdir. Film esas olarak tuhaf, asosyal bir kızın amcasıyla arasındaki garip ilişkiyi anlatıyor. iki karakter de birbirlerine karşı olan davranışlarında ısrarcılar, bu inat da aralarında güçlü bir çekim oluşmasına neden oluyor.

    !---- spoiler ----!

    filmde birçok metafor var ancak ben örümcekten bahsetmek istiyorum. india'nın bacaklarından kasığına doğru tırmanan örümcek tahmin edebileceğiniz gibi cinsellikti. india kadınsılığı, dokunulmaktan haz almayı (piyano sahnesi) amcasıyla arasındaki ilişki sayesinde öğreniyor. bu noktadan sonra aslında india'nın gerçekten de charlie'yle birlikte new york'a kaçmasını bekliyordum. ama o sıradan bir kız olmadığını yeniden gösterdi. keşfettiği kadınlığın heyecanına kapılabilirdi, ki aslında charlie'ye duyduğu hislerin belki de en önemli nedeni cinselliği kendisine hissettirebilen ilk kişinin o olması. ama india bu duyguların amcasının kontrol edebildiği bir zaaf haline gelmesine izin vermedi, tam tersine bu kadınsılık onun yaslandığı ve güç aldığı şey oldu. charlie öldükten sonra örümceğin yüzünün üzerinde dolaşmasının nedeni de budur bence. bir seksapel göstergesi olan topuklu ayakkabıları üzerinde yükseldi ve cinselliğini (ve psikopatlığını) kendi kontrolü altına aldı.

    !---- spoiler ----!

    "bir çiçeğin rengini seçememesi gibi, biz de olduğumuz şeyden sorumlu değiliz." http://i.hizliresim.com/O7D1z5.png
    https://youtu.be/cMRyJLQCFNc
  2. mia wasikowska 'nın oynadığı jane eyre 'i izlediyseniz, ya da uncle charlie'nin diğer işlerine aşina iseniz karakterlere adapte olmak başlangıçta biraz zor, nicole kidman 'ın hasta anne haline bile alışmak daha kolay oldu.

    yine düzen^:india'nın uzandığı yatağı, ayakkabı kutuları^, yine simetri^:kalem kutusu^ ile, kocaman taşlarla kaplı bahçe ile görsel olarak mutlu etti park chan-wook, sağolsun^::)^

    tahmin edilemeyen bir olay örgüsü, beklenmedik bir sonu ya da gidişatı yok filmin. yönetmeni biraz tanıyanlar için en kolay filmlerinden bile denilebilir. en küçük kardeşi abi çok seviyor diye kıskanan ortancanın yaptıkları konulu en az bir iki film izlemişimdir herhalde tv'de gece uyku tutmayınca. çok da normal gelmiştir hep, iyi ki abim ya da kardeşim falan yok^::)^

    işte, senaryosu bakımından bu kadar düz olan filmi ortalamadan iyi kategorisine yükselten ise bence o kızıla boyanan çiçekler ve stilettolar!

    o stilettoları giyen o sona gider zaten, kadınlığa geçiş bundan daha iyi anlatılamazdı; ne kadar acıyor o ayak parmakları haberiniz var mı?^::)^

    "sometimes you need to do something bad to stop you from doing something worse"
    mesut