Kimdir?
şükrü sunay akın (d. 12 eylül 1962), şair, yazar, gazeteci, araştırmacı, tiyatro oyuncusu.
12 eylül 1962 tarihinde trabzon'un maçka ilçesinde doğdu (bu yüzden 18 yaşından beri doğum gününü kutlamamaktadır). ailesi, onun daha iyi eğitim görebilmesi için, 10 yaşındayken istanbul'a taşındı. lise öğrenimini istanbul haydarpaşa lisesi'nde tamamladı.istanbul üniversitesi fizik coğrafya bölümü'nden mezun oldu.
ilk şiirini, meteoroloji müdürlüğü'nde çalışan bir memurun kızına yazar. henüz 9 yaşındadır. kızın isminin baş harflerinin dizelerini oluşturduğu şiiri, evlerinin terasında bulunan odunluk kapısının iç kısmına yazar. kız, balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar mahsusçuktan!. ama şiir kızın gözüne hiçbir zaman takılmaz. sunay akın yıllar sonra (ki bir şairdir artık) çocukluğunun geçtiği trabzon'a gittiğinde, sert geçen bir kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. şairin ilk şiiri "hava muhalefeti" nedeniyle kayıptır!.. 1984 yılında yayınlanan ilk şiiri de bir sobanın içinde kütürdeyen odunu anlatır! ilk şiir kitabı 1989'da "makiler" adıyla yayınlanır. arkadaşlarıyla birlikte 1989'da yeni yaprak şiir dergisini ardından, 1990 yılında da olmaz adlı şiir dergisini çıkardı. adını cemal süreyya'nın koyduğu bu kitabı "antik acılar, kaza süsü, 62 tavşanı" izler.
1987 yılında halil kocagöz şiir ödülü’nü noktalı virgül adlı dosyasıyla aldı. 1990 yılında ise orhon murat arıburnu şiir ödülü'nü makiler şiiri ile kazandı.
anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri, orhan veli'nin şiirindeki bazı özelikleri günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. ayrıca, bu tür şiirlerde genellikle rastlanmayan, yumuşak, lirik bir tonu vardır. şiirlerinde özellikle ince yergi ögelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker. cemal süreya'nın etkisinde sürdürdüğü şiirlerde, dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma; çocuklar ve hüzünle birlikte şairin ilgi ve duyarlılığını göstermektedir.
marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi'nde ders verdi, müjdat gezen sanat merkezi'nde 5 yıl boyunca hem ders verdi hem ders aldı. bu deneyimin de yardımıyla, tek kişilik oyunlar hazırlayıp oynamaya başladı. türkiye'nin çok sayıda merkezinde ve yurtdışında (frankfurt, nürnberg, londra) sayısız kez tek kişilik oyunlarını sergiledi. halen sunay bey tarihi adlı gösterisini sunmaya devam etmektedir.
23 nisan 2005 tarihinde 11 yıldır dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, yıllardır hayalini kurduğu istanbul oyuncak müzesi'ni göztepe, istanbul'da ailesine ait dört katlı tarihi bir konakta açtı. müze, türkiye'de türünün ilk ve tek örneği olup, avrupa konseyi'ne bağlı avrupa müze forumu (european museum forum) tarafından verilmekte olanavrupa yılın müzesi ödülü'ne 2010 yılı için aday olmuştur.
trt 2 ve cnn türk'de "stüdyo istanbul", "izler", "akşama doğru", "5n 1k" gibi kültür sanat programları ve belgeseller hazırlayan, katkıda bulunan sunay akın, tv 8'de de "gezgin korkuluk" ve ramazan ayı boyunca mahya işıkları adlı programı hazırlayıp sundu.
yaşam radyo, radyo kent, best fm'de radyo programları yaptı. marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi ve müjdat gezen sanat merkezi'nde öğretim görevlisi olarak ders verdi. atv'de hıncal uluç, haşmet babaoğlu ve nebil özgentürk ile birlikte yaşamdan dakikalar adlı uzun soluklu bir televizyon programını halen yapmaktadır.
şu an skyturk360 isimli kanal'da her cumartesi yayınlanan "hayat deyince" programını sunmaktadır.
-
içindeki çocuğu her daim yaşatan, bazen çok konuşan, hiperaktif, sempatik ve iyi yürekli araştırmacı adam. sevdiğim şair. bir çeşit meddah. tanışma fırsatım oldu, izlenimim göründüğü gibi olduğu.
"ne kadar aradıysam
suyunda bulamadım tak'ları
zaman denilen kuyunun
yüzümde bu yüzden
yalnızca tik'lerini taşırım
çocukluğumun
yarısını tuttum
çocuk doktoru
olmamı isteyen anneme
hasta yatağında verdiğim sözün
doktor olamadım ama
çocuk kaldım
iki çocuk
rahatlıkla oturduğumuz
kapının eşiğine
kendi başıma zor sığıyorum bugün
büyüdükçe insan
yalnız mı kalıyor ne?"
tik tak / sunay akın
.....
"...öğrendim saat kulelerini
kibrit kutularından
bağışla beni
iki dünya savaşının
yaşanıldığı yüzyılda
nüfus cüzdanımdaki 62'den
yaptığım tavşan" -
"ayrılık
iki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun" -
maçka'nın yetiştirdiği sanatçılardan. kendisi ile aynı ilkokuldan mezun olmuş olmanın bile bana ilham kaynağı olabildiği ender kişilerdendir. canlı olarak dinlediğim bir hikayesi var-ki konuşmaya başladığında susmayı bilmez; fakat güzel de konuşur be-hatırladığım kadarıyla buyrun:
"...harun'la ^:akrabasıdır^ trabzon'dan maçka'ya doğru yola çıkarlar. arabayı sunay akın kullanmaktadır. pek de iyi kullandığı söylenemez. maçka'nın virajlı yollarında bir o yana bir bu yana gider gelirler. harun durumun ciddiyetini fark eder;
-abi, istersen ben kullanayım.
-geldik zaten, habu virajı da aldık mı maçka'dayız.
derken virajı alamazlar ve çıkarlar yoldan; fakat pek hızlı olmadıklarından yumuşak bir inişle yoldan ayrılırlar ve kenardaki bir ağacı arabanın altına alırlar. ağaç da gençtir ve pek büyük değildir. eğilir hemen. yine de arabanın burnunu havaya kaldırır. sunay akın'ın elleri direksiyonda, harun koltuğa yapışmış vaziyette...çıt çıkmaz arabada. ve sunay akın sessizliği bozar:
-harun, habu erik ağacı mıdır?" -
en sevdiğim şiiri:
alacak
yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım. -
şu günlerde mesut yar'ın programında kendisine yönelttiği "nasılsın" sorusuna verdiği cevapla sosyal medyayı meşgul etmektedir.
verdiği cevap