1. kitlesel göç dalgalarında en tartışılan şey, gelen nüfusun kalitesi ve belki de en güçlü gibi görünen argüman budur içlerinde (oluyoroyle selamını aldım, kabul ettim). şimdi şikayet edilen şey, gelen nüfusun kalitesizliği, eğitimsizliği ise ve ''kaliteli nüfus avrupa'ya gitti bize çürük yumurtalar kaldı'' veryansını ise ben herhalde türk bilimadamlarının yeni bir füzyon reaktörü icat ettikleri haberini kaçırdığımı itiraf etmek durumunda kalıyorum.

    sadece fenni olarak da değil, sosyal bilimlerde de içler acısı bir durumdayız. birisi kadın, ikisi erkek olmak üzere üç akademisyen tutuklanıyor; kadın akademisyen gönderdiği mektubunda ''bizi erkek devlet tutukladı'' diye sözümona feminist analiz yapıyor.

    şu dibimizdeki beğenmediğimiz italya'da bile 80 yıl önce gramsci'nin hapishanede yaptığı analizle neredeyse bütün marksist literatür tadil edilmişken bizim düşünce suçlumuz analiz yaparken kendiyle birlikte mahpus olan diğer meslektaşını unutuyor. hala kendi derdinde, diğer iki meslektaşıyla olan ''kader'' ortaklığının kökenlerine inemiyor. ama münferit bir vaka değil bu, onun için kızamıyor insan. ''herkes hangi dünyaya kesilmişse ötekine sağır'' şairin dediği gibi. (şimdi bu şiirden dolayı da islamcı damgası da yemesek bari, başta selam da aldık, kabul ettik falan. neyse diğer girileri okurlar, anlarlar. diyen de desin; zaten hüküm iskontoda, adalet çıkma ekmek. sus şimdi iç ses. zaten ortalık karışık). şimdi böyle bir durumda ''zengin, eğitimli suriyeliler bize bakmıyor; cahil, fukarasına kaldık'' argümanı da gösterişini kaybediyor.

    kimsenin şapkasını önüne koyup düşünmediği, aksine şapkasını önüne eğip sokaklarda rugan ayakkabılarının ucuna bakıp yürüyen insanların televizyonu açıp survivor izlediği, böyle konular açıldığında anadan babadan görme alışkanlıklarını ortaya kustuğu bir zamanda suriyeliler bir şans bile olabilir. herkesin herkes hakkında peşin hükümlerinin olduğu ve bu peşin hükümlerin ilber ortaylı'dan bakkal çırağına kadar herkesçe topluma pompalandığı ve maalesef itibar gördüğü bir ortamda etiket yememiş suriyeliler memleketin başına geleceklerden en son sorumlu olacak insanlardır. fakir ve cahil olmaları hiçbir şeyi değiştirmez.

    ilber ortaylı, celal şengör gibi insanlar televizyonlara çıkıp halka cahil dediğinde birbirine ''bak sana diyor'' diye işaret eden ve işin garibi bir de onları alkışlayan feraset sahibi büyük, necip, ulu türk toplumu, kendi tecavüzcüsünü diğer tecavüzcülerden masum gösterenler gibi kendi cahilinin suriyeli cahillerden daha bilge olduğunu mu iddia edecek?

    varsın ödediğimiz vergilerle kürtlerin yaşadığı şehirler bombalarla duş alacağına, suriyelilerin acılarına -artık olduğu kadarıyla- su damlatılsın. herkesin cehaletten yakındığı ama kimsenin üstüne alınmadığı bir ülkeye, 3 milyon cahilin daha girdiğini kim fark edecek ki?