• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.33)
susuz yaz - metin erksan
çiftçi osman (erol taş) arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister, ancak suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır. bu çatışmada hapse düşen kardeşi hasan'ın (ulvi doğan) karısı bahar'a da (hülya koçyiğit) göz koyar.


  1. metin erksan'ın david e. durston'la birlikte yönettikleri filmin senaryosunu yine metin erksan, necati cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adlı hikâyesinden uyarlayıp yazmıştır. filmin başlıca rollerinde erol taş, hülya koçyiğit ve aynı zamanda filmin yapımcısı da olan ulvi doğan oynamışlardır. hülya koçyiğit'in sinemadaki ilk filmidir. susuz yaz, aynı zamanda erol taş'ın figüran değil de başrol oyuncusu olarak oynadığı ilk filmidir. filmin özgün müziğini yunanistan'ın akademi ödüllü bestecisi manos hacidakis bestelemiştir. hacidakis aynı yıl topkapı filminin müziğini de yapmıştı.
    çekimleri necati cumalı'nın hikâyesinin geçtiği yerde, yani izmir'in bademler köyünde 9 ayda gerçekleştirilen film susuzluk ve kadınsızlık temasını işler.
    türkiye'de sansür engeline takılan, bu nedenle de ilk gösterimi haziran 1964'te berlin film festivali'nde yapılan "susuz yaz", bu festivalin büyük ödülü olan altın ayı'yı kazanmış ve türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olmuştur.
  2. metin erksan`, ulvi doğan, necati cumalı, hülya koçyiğit ve erol taş isimlerini barındıran öykü ve filmi. bunlardan beni en çok etkileyen metin erksan oldu. döneminin nuri bilge ceylan'ı olduğu aşikar. 10-15 kişiyle elinizde güzel bir öykünüz varsa neler yapılabileceğinin en güzel örneklerinden. erol taş ve hülya koçyiğit ise oyunculukları ile ön plana çıkıyor. erol taş'a laf etmek haddime olmasa da hülya koçyiğit benim için özel biri olmadı ancak !---- spoiler ----!

    filmde iki kardeşin ellerinde kelepçeyle arkalarından yürüdüğü bir sahne vardı ki hülya koçyiğit'in ifadesine kayıtsız kalamadım. o nasıl bir ifadeydi? ve sadece 15 yaşında olması... kitapta erol taş karakteri kendisiyle daha çok hesaplaşan bir ruh halinde iken filmde erol taş doğrudan ne yaptığını bilen risk alan bir karakteri canlandırıyordu. bu tarz kişiler her daim haklıdır. her yol mübahtır. empati yoksunudurlar, hep ben derler. çevremizde çok bulunur televizyonda da sıklıkla görürürüz. su yaşam olduğu sürece bu öykü de yüzyıllar boyu unutulmayacak cinsten. bir de film için bir köpek kurşuna diziliyor, rol gereği değil ciddi ciddi bir köpek film için öldürüldü, bu kadar gerçek bir film. spilberg'in jurassic park vizyonundan çok daha gerçek.

    !---- spoiler ----!
  3. özellikle türk sinema tarihiyle ilgilenmeyen kimseye önermeyeceğim, türk sinema tarihi için önemli olabilir. kamera tekniği v.s. konusunda yenilik getirmiş diyecek olan olursa potemkin zırhlısının bundan 40 yıl önce çekildiğini hatırlasın.

    sadece belgesel anlamda değer ifade ediyor, bazı etnik unsurlar sahiden güzel belgelenmiş. arşiv için iyi bir parça.

    basit bencillik ve sapkınlığı konu alıyor, maalesef hikayenin enteresan hiçbir yanı yok, film de seyir zevki vermiyor. isterse babam yazsın, oh be.