1. 1914 - 1982 yılları arasında yaşamış büyük zen ve budo ustasıdır. onlarca yıllık zen ve budo felsefelerini bir ömür boyu çalışarak ete kemiğe büründürmüş, şekillendirmiştir.

    japon kültürü dünyaya açıldığında avrupa ve amerika bu yeni kültürü tanımakta, anlamakta zorluk çekmekteydi. hatta kimi zaman yanlış anlamalar japon kültürüne zarar veriyordu. işte bu noktada inazo nitobe ve taisen deshimaru tecrübelerinden, geleneklerinden, tarihlerinden elde ettikleri bilgileri çeşitli alanlarda kitaplaştırarak bugün bizlerin bildiği hale getirdiler.

    deshimaru eski bir samuray ailesinin soyundan gelmektedir. budonun yani savaş sanatlarının aslında sanıldığı gibi tümüyle öldürmeye odaklı olmadığını, aksine ruhsal dinginlik, sadelik, denge ve yaşam boyu devam edecek öğretilere dayandığını anlatmıştır.

    zen ve samuraylar arasındaki ilişkiye büyük önem vermiştir. zen ve savaş sanatları arasındaki ilişkiyi göstermek için deshimaru samuray çağına dönmektedir. birçok samuray japonların ulusa dini olan şinto'yu izlemiştir ve bu da cancılığın olağanüstü karmaşık biçimidir ve bütün doğanın ruhta (shin) toplandığına inanılır. ancak, samuraylar zen'de ifadesini bulduğu biçimiyle budacılığa da gönül vermişlerdir. japon budizmi, kesinlikle hindu budizmi ile karıştırılmamalıdır. zen sadeliği ve içsel kontrolü, anın farkında olmayı, bir samurayın yaşam tarzında kaçınılmaz olarak ölümün soğuk yüzüyle karşılaşıldığında bile sükuneti kaybetmemeyi vurgular. çünkü bir samurayın yaşamında ölüm herhangi bir düelloda kılıcın tek bir darbesiyle gelebilir. ancak, bir samuray zen'in sunduğu günlük çalışmayla bu gerçeği kabullenebilmekte ve uyum gösterebilmektedir. özünde basit bir oturuş biçimiyle meditasyon yapmak olan zazen yoluyla bir samuray huzursuz zihnini sakinleştirebilir. karışık görünen olayların altında yatan nihai uyumu gösterebilir ve kenjutsu için gerekli olan eylem ve sezgi becerilerini geliştirebilir. deshimaru'nun bu öğreti ve duruşu sonucunda varılan nokta hiç şüphesiz ki samurayların dininin zen oluşudur.