1. uber'in işe yararlığı yahut kötülüğü üzerine yorum kasmayacağım. zira çok bilmediğim bir mevzu. ancak twitter'da bir taksicinin uber için <<vergi verdikleri yok>> şeklinde bir önerme ile karşı çıktığını görünce konu hakkında kelam etme dürtüme engel olamadım.

    anayasa'nın 73'üncü maddesi der ki:

    <<herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.>>

    şimdi, maliye politikasının amacı neymiş? vergi yükünün dengeli ve adaletli dağılımı. başka sektörlerdeki adaletsizliklere de gireriz yeri gelirse ancak konumuz ticari taksiler.

    bildiğiniz gibi ticari taksiler "basit usulde gelir vergisi" mükellefidirler.

    basit usulu anlamak için de "gerçek usulü" anlamak gerekir.

    tüm şirketler, ister gerçek kişi şirketleri olsun ister tüzel kişiliğe haiz sermaye şirketleri olsun, tüm bunlar gerçek usulde vergilendirilirler. yani ticari defter tutarlar (işletme, yevmiye-kebir-envanter yahut serbest meslek, türüne göre değişir). gerçek usulde vergilendirilen mükellefler defter tutarlar ve her ay kdv beyannamesi verirler. üç ayda bir geçici vergi beyannamesi verirler, çalışan sayılarına göre üç aylık yahut aylık olarak muhtasar beyanname verirler ve en nihayetinde yıl sonunda gelir yahut kurumlar vergisi beyannamesi verirler. yani tüm dünyada olması gereken mükellefiyet türü esasında budur.

    peki basit usul nedir?

    basit usul, gelir vergisine tabii olarak daha ziyade kendi namı hesabına iş yapan kişilerle alâkalı bir kavramdır. basit usulde çeşitli hadler vardır. bunlar:

    1.basit usul mükelleflerin, satın aldıkları malları olduğu gibi veya işleyerek satmaları halinde yıllık alım tutarları 88.000 tl’yi geçmemelidir. bunları satmaları halinde ise yıllık satış tutarı 126.000 tl’geçmemelidir.

    2.malları olduğu gibi veya işleyerek satan mükelleflerin dışında kalan işlerle uğraşan mükellefler için yıllık gayri safi iş hasılatının 42.000 tl’yi geçmemesi gerekir.

    3.yukarıda yazılan işlerin birlikte yapılması halinde,yıllık satış tutarı ve iş hasılatı toplamının 88.000 tl’yi geçmemesi gerekir.

    (bu rakamlar her sene güncellenir.)

    basit usulde mükellefler defter tutmazlar, yukarıda saydığım her ay ve üç ayda bir yapılması gereken yükümlülükleri yapmazlar. sadece senede bir defa kdv beyannamesi ve şubat ayında basit usulde gelir vergisi öderler.

    yukarıda basit usule tabii olabilmek için üç şart yazdım. ticari taksiler mal alım satımı yapmadıklarına göre 2. maddeye dahil olacaklardır. yani yıllık iş hasılatlarının 42 bin tl'yi geçmemesi gerekmektedir.

    peki soruyorum size, bir ticari taksi yılda ne kadar kazanır? hadi 42 bin kazandı diyelim. aya vurursak aylık ortalama ne yapar 3500 tl yapar.
    istanbul gibi bir yerde taksinin bakımı, yakıtı, kaskosu + taksiyi kullanacak olan şoförün maaşı vs. yi işin içine katarsak 3500 tl ile bu iş döner mi? tabii ki hayır! o zaman demek ki yılda 42 bin tl'den az kazanmıyorlar ki aklı selim herkes bilir ki istanbul'da bir taksi en az aylık 10 bin ile 15 bin arası hasılat elde eder. vergilendirmede, vergiye konu olan olayların gerçek mahiyeti esas olduğuna göre o zaman bu taksilerin basit usulde vergilenemeyeceği, gerçek usulde olmaları gerektiği, her ay beyanname vermeleri gerektiği ve kazancı üzerinden adam gibi vergilendirilmesi gerekdiğini anlamışsınızdır.

    ancak tabii ki durum böyle değil! bugün bir ticari taksi para basmasına rağmen basit usulde vergilendirilmektedir. kayıt dışının allahı bu sektördedir (mavi ve sarı dolmuşlarda da bu anlattığım hususlar aynen geçerlidir). bugün asgari ücretli bir personelin bir yıl boyunca maaşından peşin olarak kesilen gelir vergisi, her ay neredeyse milletvekili maaşı kadar hasılat elde eden ticari taksilerin verdiği vergiden fazladır. hani nerede anayasa? nerede verginin adaletli dağılımı ilkesi? (taksiciler, minibüscüler ve bunların odaları ile bürokrasinin "yeşilde birleşen ilişkilerine" ve al gülüm-ver gülümlerine girmiyorum bile!)

    yani pek muhterem taksici arkadaşım. uber'e sallıyorsun ya vergi vermiyor bilmemne diye. sen önce bir aynaya bak, ulan ben ne kadar vergi veriyorum, ne kazanıyorum ne veriyorum diye bir düşün ve de bilip bilmediğin konularda vergi mergi diye sallama, mevzuya hâkim biri çıkar karşına senin ağzını yırtarlar!
  2. protestoları protesto sınırlarını aşmış. taksiciler telefonlarına uber indirip araç çağırıp dövüyorlarmış.

    neden bilmem benim aklıma garip garip şeyler gelir hep. bu sefer, kafama takılan kime taksici dediğimiz ya da doğrusu ubercileri döven taksicilerin hangi taksiciler olduğu. çünkü koca bir sektör var sarı arabaların çevresinde.

    taksilerin bir plaka sahibi oluyor ki bu plaka sahibi taksicilerin genelde arabaları bile olmaz. o plakayı birisi, birileri plaka sahibi taksiciden kiralar. bu arkadaşlara da taksici deniyor. kiralayan uygun bir aracı taksi haline getirtir plakayı takar. ki bu bir arabayı taksi haline getirenler de genelde özellikle bu işle uğraşan galerilerdir. bunlara da taksici diyorlar. plakayı kiralayan aracı alan taksicilerde pek direksiyon sallamaz. sallasa da 24 saat direksiyon başında olamaz. o araçların gececi gündüzcü en az 2 tane şöförü vardır. o arkadaşlarda taksici.

    kısaca bir sürü taksici var. plaka sahibi taksici, işleten taksici, şöför taksici, binek otomobili taksi haline getiren taksici. bir de durak, durağın sahibi, kahyası, çaycısı vs.

    meseleye dönersek ubercileri hangi taksiciler dövüyor? benim olağan şüphelim biraz sonra açıklayacağım ve bir takım başka nedenlerle son halka olan taksicilerin şiddete yöneldiği.

    çünkü bu arkadaşlara da durağına, mevsimine, gececi gündüzcü olması vs vs işte bir takım kriterlere göre şu kadar para getireceksin denirmiş. biraz garip çünkü tüm bu zincir ve çevresinde en az para kazanan ve en çok çalışan da onlar olsa gerek.

    işin kaymağını yiyen başkaları, birini dövmek suçsa ki suç, suça bulaşan, başlarını derde sokan da onlar.