1. gece 1 sularında atatürk havaalanından taksiye bindim. orası tıkalıdır, burası da tıkalıdır, şurdan gideceğim, şöyle yapacağım diye kestirip attı taksici.

    peki dedim. söylediği yollardan gittik. sonra bostancı'nın ara sokaklarına doğru giderken yolu ben tarif etmeye başladım. tren yoluyla minübüs caddesi arasında ki izbe, ıssız ve karanlık sokaklarda ilerlemeye başladık. dar sokaklar bom boş, in cin top oynuyordu.

    söze girdim. ''sizin işte riskli. gidecekleri yer olarak izbe, ıssız, kuş uçmaz kervan geçmez yerleri söyleyip gasp edip öldürüyorlardı, kesiyorlardı taksicileri. oluyor mu hala öyle şeyler?''

    arkasını dönüp bana bir bakışı vardı ki kelimeler kifayetsiz kalır.

    sonra önüne döndü. nevşehirliyim abi. babamın hastalığı için geldik istanbul'a. tedavisi uzun sürünce ben taksiciliğe başladım dedi.