1. her ne kadar tanrı ve mizah kelimeleri birbirine oldukça uzak görünse de olaya bir de şu açıdan bakalım.

    tanrı yaratıcıdır. insanı ve diğer varlıkları, kelimeleri, duyguları, düşünceleri ve hatta mizahı bile varoluşta yaratmıştır. çünkü her şey onun bilgisi dahilinde gerçekleşir.

    yaratılışta insanın hangi durumlara ne tepki vereceğini, ne karşısında gülmesi gerektiğini, neyin karşısında ağlaması, öfkelenmesi vb. tepkiler vermesi gerektiğini belirlemiştir. iyi ve kötü kavramları bile tanrının insanın içine yerleştirdiği varoluşsal duygulardan kaynaklanır.

    bu şartlar altında çok güldüğünüz bir komedeyenin esprilerinden tutun da ironisinden ve mizahından ötürü internet fenomeni haline gelmiş bir videoya kadar bütün mizahi anlayışlar aslında tanrının iradesi altında gerçekleşen olaylardır.

    bu sebeple tanrının aslında cem yılmazdan çok daha iyi bir komedyen olduğunu söyleyebilirsiniz.
  2. katıldığım bir düşüncedir. eğer bir yaratıcı kavramına inanılıyorsa açıkcası onun pek de alıngan olmadığını düşünmeli insanlar. inanan insan kendini bu kadar sıkmamalı, aman beni yanlış anlar, o kitapta bu günah, bu peygamber bu sevap demiş diye değil; kendi vicdanının sesini dinlediği için iyi hareket edip tanrısının onu anlayacağını düşünmeli.

    ayrıca bu düşünce, küçükken bana din dersinde anlatılan tanrıya inanmadığımı fark ettirmiştir. benim ona takılmamdan, yeri geldiğinde küfretmemden, yeri gelip derdinin ne olduğunu düşünmemden dolayı eğer benim düşündüğüm anlamda bir varlıksa oturup beni izlemediğinden ya da umursamadığından bana kızıp cezalandırmayacaktır. bu anlatılan tanrı bana çelişkili gelince anlatılanları dinlememeye ve kendi düşüncemi oluşturmaya başladım.

    eğer varsa ve kusursuzsa mizahını da ayrıca merak ediyorum.
    jole
  3. ne yazık ki beni güldürmemektedir.
  4. hiç komik değil
  5. film gibi disardan izleyebilsek hayatimizi, bence gayet de guleriz. olay örgüsü, tesaduf falan dedigimiz seyler aslen cok komik gelirdi bence.
  6. kelimeleri tanrı oluşturmuş mudur? peki cümleleri insanların ağzında çiğneten de tanrının ta kendisi midir?

    tanrıya inanıyorsanız; tanrının mizah anlayışı olmadığına da inanırsınız.

    eğlendiğiniz, güldüğünüz zamanlarda aklınıza din/tanrı kavramı gelmez. zaten bu kavramın olduğu yerde mizah da olmaz. birinin varlığında diğerinin yokluğunu deneyimleyebilirsiniz. çok güldüğünüzde 'başımıza bir iş gelecek' diye cezalandırılmaktan korkarız hatta. bilinçaltımız tanrının resmiyetini hatırlatır. camide, kilisede, sinagogda şakalar anlatılmaz ,espri yapılmaz ve pratikte tanrı bizimle orada konuşur gayet emrivaki.
  7. "bazı kitaplar da kanserli çocuklar gibi, bi bakmışsın son kısma gelmişsin. öf."
  8. hayatta birbirini düşünen insanların birbirinin sonunu bile hazırlayabildiği detaylı kurguların farkına varan kişilerin bu kurgulardan tanrıyı sorumlu tutmasının sonucu ortaya atılan mizahtır.

    insan böyle algıladığı için garip değildir bu olaylar, gerçekten de amaç-sonuç ilişkisine hizmet edemedikleri için gariptirler. fakat bunun ardında yatan komedi ilahi değildir, bilakis insanın yetersiz hesaplama ve eylem kabiliyetinden kaynak alır. insan hayata her şaştığında, aslında şaştığı şey hayatın büyüklüğü değil kendisinin hayata nazaran bunca küçük olduğu halde elindeki tek şeyin kendi hayatı olmasıdır. şu an hayattaki bir insanın tüm dünyasını - tanıdığı herkesi, üstünde yürüdüğü yolları, gidip isteyerek dokunduğu, değiştirdiği ne varsa yakıp yıkın. bu kadar ekstrem bir eylem bile dünyayı mahvetmeye yetmezdi. oysa bunların hepsini bir insanın hayatından aldığınızda -tüm yaşanmışlıklarını- evrende neyi varsa kaybetmiş olur.

    fakat yaşam, bundan daha fazlasıdır; çünkü yaşamayı tanımlayan şey canlının sırtında taşıdıkları değil, yenilerini yüklenme isteğidir. bunu yapabilme kabiliyeti dahi değildir. örneğini, örneklerini biliyoruz.

    buruk bir gülümseme yaratır sizin şu "tanrının mizah anlayışı" kavramınız. buruktur, çünkü "noktasız" olduğumuz gerçeğini içten içe biliriz. gülümsetir, çünkü tüm noktasızlığımıza rağmen yaşamak ve dokunmak hoş gelir; bu küçük ama yürekli başkaldırıyı severiz. thor'u ve dağ yıkan çekici mjölnir'i tasarlayan, boşluklu tuğladan bir duvarı yıkmak için kocaman çelik başlı balyozla duvara onlarca kez vurması gereken insandan başkası değildir.

    dünyayı yerinden sarsacak hayaller kuran ve fakat bunu yapacak güce erişmesi için bunu hayal etmiş binlerce nesil, milyarlarca bireye ihtiyaç duyan, belki de o sarsıntıyla kendi sonunu hazırlayan komik, küçük hayvancıklar olarak bazı ağaçlardan kısa, bazı sevdiklerimizden ise uzun yaşayıp, tarihe karışacağız işte.

    tanrının mizah anlayışı, biz gülmeye başladığımızda doğdu işin kıssası.
  9. tanrının mizah anlayışıyla bağdaştırılır mı bilmiyorum ama çok da sıradan olmayan rastlantılar gerçekleşiyor hayatımda. şaşırtıcı ama komik olarak nitelendirilir mi? hayır. çünkü bir saçmalık yaşanacaksa kokusu haftalar öncesinden duyulur diye bir rivayet var.