• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
tarih nedir - edward hallet carr
“tarih nedir? “ sorusuna cevap vermek için e.h. carr’ in kaleme aldığı bu kitap, carr’ in dışişleri bakanlığındaki görevi ve yaptığı gazetecilik mesleğinde edindiği bilgilerin desteğiyle ortaya çıkmıştır. tarihin belirli durumlara göre hala canlı olduğunu düşünen carr kitapta bize ” tarih nedir?” sorusuna cevaplar sunmakla kalmamış, tarihçinin nasıl olması gerektiğine ve tarihin geçmişle gelecek arasında bugünü anlamamız için bir araç olduğunu vurgulamıştır. kitapta sırasıyla tarihçiyle olgular arasındaki ilişkiyi, bireyin toplumdan bağımsız olamayacağını, tarihin; bilim ve ahlakla olan ilişkisini niçin sorusuyla sorgulayıp, neden sorusuyla devam eder, nereye sorusuyla da tarihteki ilerlemeyi inceler yazarımız. bu yazıyı yazmamdaki amaç; bu kitabın benim gözümle önemli olan yerlerini sizlerle paylaşmaktır.

yazarımız edward carr, kitabına tarihçi ve seçtiği olguların nasıl tarihi olgu olduğunu anlatarak başlamış. geçmişten günümüze gerçekleşmiş birçok olgu vardır. bu olgular kendi başlarına bir anlam ifade etmezler. ne zamanki bir tarihçi olgu denizine girerek kendi konusuna göre bir değerlendirme yapıp işleyeceği olguları seçerse, işte o zaman bu olgular tarihçinin yorumundan geçerek tarihi olgu olma yolunda ilerlerler. tarihi olgular onu ele alan tarihçinin görüşüyle bize yansır. bu sebepten dolayı olguları incelemeden önce onu yorumlayan tarihçiyi incelemeliyiz. tarihçiyi de yaşadığı toplumsal çevreyle bir kabul edip, tarihe baktığı çerçeveyi anlamalıyız. tarihçi ile olguları ayrı ayrı değerlendirilemez. olgular tarihçinin bir ayağını geçmişe bir ayağını geleceğe oturttuğu köprülerdir.

yazarın ikinci olarak ele aldığı konu toplum ile birey arasındaki ilişkidir. birey toplumdan ayrı düşünülemez, toplum da bireyden ayrı düşünülemez. toplum ile birey kavramları birbirini tamamlayıcı özelliktedir. birey doğduğu andan itibaren kendini yaşadığı toplumun bir parçası olarak bulur ve toplumun gelişimine bağlı olarak kendini tamamlar. tarihçiyi de yaşadığı topluma ait bir birey olarak ele alan yazar, tarihçinin görüş açısını tarihçinin yaşadığı toplumun belirlediğini vurguluyor. tarihçinin hangi noktaya kadar birey, hangi noktada toplum ürünü olacağı ve buna bağlı olarak tarihi olgunun nereye kadar birey hakkında, nerede toplumsal olacağını belirleyen ince çizgiler vardır.

tarih yaşanılmış olanı ve yaşanılacak olanı ilişkilendirip daha sağlam bir ilerleme hedefler. tarihin ilerlemesinde ve kendini tamamlamasında ona bilimdeki gelişmelerde destek olmuştur. değişim ve gelişim içinde olan bilim, tarih ile bazı ortak yöntemler kullanır. buna tümevarım yöntemi iyi bir örnektir; önce olgular toplanır sonra yorumlanır, sonuç olarak tarihi olgular meydana gelir. bilimde olgular değil olaylar incelenir. düşünce bilimde de olsa tarihte de olsa gözleme dayanır ve her ikisinde de birtakım varsayımlar kabul edilerek ilerlenir. bununla birlikte genellemelerde tarihçinin bir yöntemidir. olgular denizinden belirli olguları seçip alan tarihçi, bunları yorumlamakla kalmaz; bunlar hakkında genellemeler de yapar. bu genellemelerde tarihçi; olaylara dair neden sonuç ilişkisi kurmasını ve bu olaylardaki kişileri ve kişisel stratejileri bu kişilerin yaşadığı rastlantısal olayları tek tek ele alarak tümel bir sonuca varır.

sonuç olarak edward carr kitabında birçok tarihçi ve devlet adamlarının düşüncelerinden de alıntılar yapıp onlara eleştiriler yöneltmiştir. yazarımızın kitapta vurgulamak istediği tek şey nesnel tarihin olmadığıdır. tarihçinin süzgecinden geçip, günümüze gelen bilgilerin üzerinde birçok etken vardır. günümüzü anlamak istiyorsak geçmişle gelecek arasında yankılanan seslere kulak vermeliyiz. gelecek için bir şeyler yapacaksak bugünü geçmişin ışığında yaşamalıyız.

Bu başlığa bugün yorum yapılmamış.