• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.55)
taş meclisi - jean-christophe grange
jean christophe grange, "kızıl nehirler"in ardından "taş meclisi"yle yine sahnede. gerçekten şaşırtıcı bir hayal gücü... dayanılmaz bir gerilim... fiziksel ve psikolojik şiddet... parapsikoloji... şamanizm... telepatiyle gerçekleştirilen bir trafik kazası... esrarengiz akupunkturcu... türk ve moğol şamanların mirasçıları arasındaki savaş... mucizevi tedaviler, ani ölümler.. bilimsel referanslar, polisiye vakaları ve parapsikolojik olguları etkileyici bir psikolojik atmosfer içinde birleştiren bir hikaye. eski sovyetler birliği'nin gömülmüş sırları, nükleer füzyon, mayıs 68'in hala varlığını sürderen derin izleri, peş peşe bulunan ipuçları. kurbanların cellat, kahramanların hep kötü olduğu fantastik bir gerilim."'taş meclisi', grange'nin bugüne kadar yazdığı en karmaşık ve en sarsıcı roman."le point"hem gerilim romanlarından hem de fantastik romanlardan izler taşıyan, gene çok satacak yeni bir grange."le soir"sonunda bir fransız yazarın en iyi anglosakson gerilim yazarlarıya boy ölçüşebildiğini görmek sevindirici."l'ındependant dimanche"bir zamanların gezgini grange sadece avrupa'yı değil, tüm düyayı iyi tanıyor. 'kızıl nehirler'in yazarı aslında tam bir edebiyat keşişi. 'taş meclisi'de tıpkı ona benziyor. şamanizm ile parapsikoloji arasında... biraz büyücülük gibi..."femme (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. finalindeki olağanüstülüklerle hayalkırıklığına uğratan kitap.
  2. finalinin tam bir hayalkırıklığı olmasının dışında bence fransız yazarın en zayıf kalan kitabıdır. yine de okunur, o ayrı.^:swh^
    mnb
  3. son derece güzel bir polisiye roman. diana thiberge genç kızlığında bir saldırıya uğradığından çocuk sahibi olamayacaktır ce bir yetimhaneden evlatlık alır. çocuğa konuşabildiği iki heceden dolayı lucien adı verilir. bir gün çok ciddi bir otomobil kazası yapar. ümit kesildiği anda von kaen adında bir doktor çocuğu akupunktur ile tedavi eder. ancak aynı gece öldürülür. bu işi soruşturmaya başlar diane ve komiser patrick langlois. bütün izler moğolistan'da beyaz göl ası verilen bir yerle ilgilidir. zamanında burada tseven adında bir kabile yaşamıştır, sovyetler bir tokamak yani nükleer füzyon santrali kurmuştur ve bu tokamakın içinde aynı zamanda bir parapsikoloji laboratuvarı vardır. diane buraya gittiğinde en büyük kabuslarından bile ötede bir şey ile karşılaşır. şamanların gücünü çalan bir takım parapsikolojik insanı vardır ve bu insanlar hayvana dönüşebilmektedir. lucien bir gözcüdür ve onun işaretlendiği tarihte taş meclis'e gelip birbirileri ile güçlerini elde etmek için savaşacaklardır. diane tam bu savaşın ortasında kalmıştır. hayvanlardan biri hiç beklemediği bir isimdir. ve acaba bu savaştan sağ salim kurtulabilecek midir? soluksuz okunan bir roman.
  4. kitabı okuduğumda şöyle düşünüp ada'm orta asya türk'lerini bizden önce araştırıp bunu polisiye bir kitaba dönüştürmüş, diye hayıflanmıştım.
    özellikle yakut türkleriydi yanılmıyorsam ritüelleri anlatılmıştı.
    yukarıda yazılanlara da katılıyorum sonu tam bir hüsrandır kitabın.
    gene de kendini okutur çünkü polisiye seven ve bu türü iyi takip edenler kitabın ilk elli sayfasında daha kötülerini okuduğu için vasatın az üstü bu kitabı sonuna kadar okur.
    radyoaktif bir etkileşiminden bir kunduz ve ayin ile kurtulan bir kahraman, hayvan kılığında savaşan insanlar, orta asya, radyoaktif deneyler bunların harmanı bir polisiye...
    kitapların oyalayıcı yönünü sevenler, okuyabilirler...
  5. bu tarz kitapların hepsi sadece sonu için okunur. cümleleri yutarcasına geçersiniz, tuğla gibi kitap 2 günde biter ve aslında siz kitap okumuş olmazsınız. elbette kelime haznenize katkıları olur bu tarz kitapların ama onun dışında size pek de bir şey katmazlar. hal böyleyken bu tarz bir kitabı kurtarabilecek, övülmesini sağlayacak en önemli şey kitabın finalidir ve ne yazık ki bu kitabın finali tam bir fiyasko.