1. yalnızca evde ses olsun diye açardım eskiden. üniversitedeyken. yalnızlığın balçık gibi her yanı dolduran ve hatta ciğerlere de dolan bıktırıcılığına bir şeffaf perde çeksin diye kullanılır.
    açarsın, dinlemezsin. istiklal'de durup, hayatın farkına varır gibi olursun. etrafında insanlar, dertler, istekler, sevmeler, kavgalar, boşluklar, hayvanlar, hayvanlar, sesler.
    ses olur sadece. gelip geçerken, sessiz sinema gibi olmasın izlenirken hayatım dersin.
    cuvara içelim.
  2. evimde televizyon yok, yani var da arka odada yerde duruyor, böyle eğreti bir anteni falan var yani çatal kullansan daha işe yarar. annemler kalmaya geldiğinde acun izlemek için ^:acun annemi de bağımlı yaptı^ salona getirilip açılıyor sadece.

    ben televizyon izlemiyorum, öyle aramıyorum da. zaten istesem de vakit bulamam falan neyse... diyeceğim şu; size de olmuyor mu ya tv izlemeyenler;
    mesela bakkala giriyorum, para üstü beklerken televizyona kitlenip kalıyorum. kafede falan dikkatimi karşımda konuşan kişiye veremiyorum. annemlere gidiyorum mesela diyolar madem bu kadar izliyorsun senin eve de iyi bir televizyon alalım.

    öyle kafamı vererek veya sahnelere dikkat ederek izleyemiyorum zaten. daha çok akıp giden görüntülere kitlenip kalmak benimkisi. hani bebekler ağzını açıp kalırdı ya eskiden, öyle bir hal.