1. william blake şiiri.

    tyger! tyger! burning bright,
    in the forests of the night,
    what immortal hand or eye
    could frame thy fearful symmetry?

    in what distant deeps or skies
    burnt the fire of thine eyes?
    on what wings dare he aspire?
    what the hand dare sieze the fire?

    and what shoulder, & what art,
    could twist the sinews of thy heart?
    and when thy heart began to beat,
    what dread hand? & what dread feet?

    what the hammer? what the chain?
    in what furnace was thy brain?
    what the anvil? what dread grasp
    dare its deadly terrors clasp?

    when the stars threw down their spears,
    and water'd heaven with their tears,
    did he smile his work to see?
    did he who made the lamb make thee?

    tyger! tyger! burning bright
    in the forests of the night,
    what immortal hand or eye
    dare frame thy fearful symmetry?
  2. songs of experience dan bir blake şiiri
  3. the mentalist dizisinin son sezonların da sürekli geçen şiir.

    kaplan! kaplan! gecenin ormanında
    işıl ışıl yanan parlak yalaza,
    hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
    kurabildi o korkunç simetrini?

    hangi uzak derinlerde, göklerde
    yandı senin ateşin gözlerinde?
    o hangi kanatla yükselebilir?
    hangi el ateşi kavrayabilir?

    ve hangi omuz ve hangi beceri
    kalbinin kaslarını bükebildi?
    ve kalbin çarpmaya başladığında,
    hangi dehşetli el? ayaklar ya da

    neydi çekiç? ya zincir neydi?
    beynin nasıl bir fırın içindeydi?
    neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
    ölümcül korkularını alabilir avcuna?

    yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca,
    göğü sulayınca gözyaşlarıyla,
    güldü mü o, görünce eserini?
    kuzu'yu yaratan mı yarattı seni?

    kaplan! kaplan! gecenin ormanında
    işıl ışıl yanan parlak yalaza,
    hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
    kurabilir o korkunç simetrini?
  4. william blake' in 1789 yılında çıkan the songs of innocence adlı toplu şiirlerin devamı olarak 1794' de yayınlanan the songs of experience derlemesinin içinde yer alan şiiri.

    şiirin üzerine kurulduğu temel bir nokta var; kuzu ve kaplan üzerinden yapılan ve de ikisinin de karşı simetrilerde bulunduğunu vurgulayan bir metafor. kuzu, dokunulmamışlığın ve günahsızlığın masumiyetini; kaplan ise tecrübeyle gelen yıpranmışlığı, katılığı, vahşeti ve tehdidi temsil ediyor. fakat belirginleştirilmek istenen şey, herakleitos' un bahsettiği " karşıtların birliği " kavramının varlığı. yani aslında " korkunç simetri " bir simetri bile değil. bir yerden sonra, kaplan ve kuzunun zıt kutuplara çekilmiş gibi algılanan görüntülerinin özünün aslında bir ve aynı yere bağlı olduğu, ve bu yerden yaratıldıkları anlaşılıyor. kuzuyu yaratan elle, kaplanı yaratan el aynı. yukarı aşağı. az da çok. iyi, aslında kötü. ve de tam tersleri. insanlığın mücadelesi asla bu zıt kavramlarla başa çıkmaya çalışıp, doğru olana yönelmek değildi. mücadele, bizzat bu zıtlığın kendisiydi; masumiyet ve tecrübenin aynı kaynaktan geldiği, ve farklı suretlere sahip olmalarına karşın aynı parçacıklardan oluştuğu gerçeğinin görüldüğü ve kabul edildiği ana dek yaşanılanların toplamıydı. olay kavramlar arası çatışmadan sağ çıkmak değil, bu kavramların görünüşte zıtlığının tabiatın bir parçası olduğunu görebilmekti. tecrübelerden insanlara kalan ya da bulaşan çöküntü ve kötülük, masumiyetin saflığının ve iyiliğinin koluna girip, insan mizacını oluşturur. sevgi ve nefret aynı kaynaktan oluşur. onların suretini simetrik bir yapıya bürüyen ve birini artı, ötekini eksi kutba yerleştiren şey; kavramların her birinin nasıl karşılandığı ve nasıl muhafaza edildiğidir.