• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.40)
Yazar irvine welsh
trainspotting - irvine welsh
trainspotting, dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsü. kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu hayatların baştan kabulü... trainspotting, şimdi ve her zaman, bir iş-bir eş-bir yuva masallarıyla doymaktansa hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin gün sonu özeti.

yaşamlarını kariyerle ya da ilişkileriyle anlamlandırmaya çalışanlara inat, bambaşka şeylerin üzerine şeytan arabalarıyla tam gaz gidenlerin çarpıcı, unutulmaz, kafası güzel ve hazmı zor hikâyesi trainspotting.

bizi seç. hayatı seç... çamaşır makinesi seç, araba seç, bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç. hayatı seç.


  1. uyuşturucu bağımlılığının sonuçlarından çok neden uyuşturucu kullanıyor bu insanlar penceresinden bakan bir eser olduğunu söyleyebiliriz. epeyce karakter ve isim var, haliyle karışabiliyorlar; ancak bu karışıklık, bu kafanın dağılması durumu kitapla çok uyumlu. böyle bir kitabı çevirebilmek için iki dile de çok ama çok hakim olmak gerekiyor, o yüzden avi pardo'ya da saygılarımı sunmak isterim.

    "tam olarak bilmiyorum, tom, bilmiyorum. bi şekilde her şeyi daha gerçekçi kılıyor. hayat sıkıcı ve anlamsız. büyük umutlarla başlıyoruz, sonra çuvallıyoruz. hepimiz bi gün büyük sorulara cevap bulamadan öleceğimizi keşfederiz. hayatımızın gerçeğini farklı biçimlerde yorumlayacak dolambaçlı düşünceler geliştiririz, bedenimizle büyük şeylere, gerçek şeylere dair kayda değer bi bilgiye uzanmaksızın. aslında, kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bi hayat yaşar, sonra da ölürüz. kendimizi her şeyin tamamen anlamdan yoksun olmadığına inandırmak için hayatlarımızı bokla doldururuz; kariyerle, ilişkiyle falan."
  2. yeraltı edebiyatına giriş amacıyla alıp okuduğum kitap muhteşem avi pardo çevirisiyle okuduğum 2.(bkz: diğeri ise factotum) kitap oldu.
    sert dili nedeniyle hikayenin içine girmek başlarda zor ama hikayenin anlatımını gerçek ve başarılı yapan en önemli unsurlardan biri de bu dil. sonuçta "dibinde dibindeki, en zavallı, perişan, aşağılık, boktan medeniyetteki en boktan insanlar"ın hikayesi trainspotting. bir eroin bağımlısının kafasının içini görmeme yardım etmiş ve aynı zamanda kafamdaki sevimli iskoçya algısını da filth ile birlikte yerle bir etmiştir. özellikle sonunu, minimal kapak tasarımını sevdiğim, sick boy'unu hem sevip hem nefret ettiğim kitap en sevdiğim kitaplar arasına, filmi de en sevdiğim filmler arasına girmiştir ve sonuç olarak beni etkileyip bu etkisini uzun süre sürdürmüştür. çantamda rozetini taşıdığım bu sevgili kitabın devam kitabını da yakında okuyacağım.

    !---- spoiler ----!

    "hiçbir şeyi sevmiyorum (eroinden başka) hiçbir şeyden nefret etmiyorum (eroine ulaşmamı engelleyecek güçlerden başka) ve hiçbir şeyden korkmuyorum (mal alamamaktan başka)."

    !---- spoiler ----!