1. tren garlarının havası bir başkadır. özellikle tarihi garlarda yüksekçe tavan, pencereler ve keskin bir koku karşılar sizi. gece yolculuğu güzel olur, heyecanla treni beklemesi..

    gece boyu çalıştıkça tren garı, sıcacık ortamdan nasiplenmek isteyen çoğu evsiz insanına da ev sahipliği yapar. rötar yapan trenin saati yaklaşmış mı diye arada uykulu gözlerle saati kontrol edersiniz. yanınızda bulunan çantaya kapanarak hafif kestireyim derken tekrar bilet almaya gelen veya treni hakkında bilgi almak isteyen birisinin sesi ile yankılanır kocaman tren gar ve uykunuz kaçar.

    bir hava alayım dedikten sonra çanta sırtlanır ve buz gibi soğukta beş on dakika volta atılır raylara uykusuz gözlerle bakarak. içerisi sıcaktır, yolcuların çoğu uykuya yenik düşmüştür trenini beklerken.. bazen de, garın yüksekçe bir yerine yerleştirilmiş televizyonda güzel bir dizinin tekrarı vardır, izlerken zamanın nasıl geçtiğini bilmezsiniz.. ^:leyla ile mecnun^

    istasyon görevlisinin sesi ile yankılanır tüm gar, trenin geleceğini haber eder. yavaş yavaş kıpırdanmalar ile çantalar tekrar düzeltilir, trene binmek üzere vaziyet alınır.. pulmanda koltuğuna geçtikten sonra, kavuşacağınız yerin heyecanı ile tatlı uykuya kaldığı yerden devam edilir..
  2. konu bulunamayan tüm kliplerin çekildiği yer. en azından 80 90'larda.
  3. sirkeci garına gittim daha doğrusu gittik, iki bitnik, iki sefil öğrenci. arkadaşım memleketine gitmek için bilet alacaktı, 20 küsür saat sürecek bir yolculuk. o zamanlar bu işler online değil, gişede ki elemana gün, saat, tarife falan soruluyor. o da tipimizi sevmedi, sırtından sırtından cevaplıyor. sıtkı sıyrıldı çocuğun, vazgeçti almadı. dayanamadım, o bir iki adım uzaklaşınca gişeye ben yanaştım. haydarpaşa treni kaçta dedim. herif afalladı, biraz durdu, haydarpaşaya tren yok dedi. nasıl yok kardeşim, haydarpaşa'da da tren garı var dedim. o yok kardeşim, nasıl gidecek diyor, ben gideceksiniz kardeşim burada da tren garı var, orada da var diyorum. deniz var arada, deniz diyor. treni de vapura bindirin, arabalar biniyor ya, ikisi de deniz kenarında falan diye atarlanıyorum. baya bir bağrışıp, çağrıştık. sonra arkadaşım, yürü lan yürü diye beni çekekleye çekekleye götürdü.

    bu olaydan bir 17-18 sene sonra bir gece bir arkadaşımla buluşacağız ve en uygun daha doğrusu tek müsait saat ve yer sirkeci, gece 3 suları. arkadaşım gecikti, girdim tren garının içine, oturdum odaların birine. dışarıda kar var, oda sıcak, kalorifer cayır cayır yanıyor. hapçılar, evsizler mesken tutmuş garı. görevliler ara sıra kovalıyorlar onları. beni de çıkarmaya yeltendiler ama çıkmadım. 1-2 kere oda değiştirmek zorunda kaldım ama.

    benim eleman hatuna dalmış, 2-3 saat bekledim o'nu o odalarda. geldi, sırıtıyor. çok bekledin mi abi, kusura bakma diyor.
  4. odamın duvarını süsler görseli ,nedense çoğu kişiye kasvetli gelir ,fakat bana göre yaşıyor o resim ,güneş ışığının yayılması ,insanların bekleyişleri ...
    belit