1. merhaba youreads ahalisi,

    röportaj serimizin dördüncüsünü sinema eleştirmeni ve yazar tunca arslan ile gerçekleştireceğiz. tunca arslan'ı daha yakından tanımak isteyenler için kısa bir süre önce yayınlanmış son kitabını (bkz: eleştirmenleri vurun - tunca arslan) , emek emek büyüttükleri dergilerini (bkz: arka pencere mecmua) buraya bırakıyor, türk sinemasının tarihi, gelişimi ve bugünü ve tabii sinema eleştirmenliği üzerine her telden sorunuzu 22 aralık 2017 cuma saat 17.00'ye kadar bekliyoruz. kolay gele!
    mesut
  2. sinema eleştirmeni olmanın bir standardı var mıdır?
    mesleğin püf noktaları nelerdir?
    sinema türleri gibi eleştirmen türü var mıdır?
    sinema eleştirmenleri dikkate alınıyor mu?
    homeofis mi çalışıyorsunuz?
    yazılarınızı kağıda mi bilgisayara mi yazıyorsunuz?
    mesleğin sosyal hayatınıza etkileri nelerdir?
    abi
  3. sorular

    1) türkiye'de edebiyatta, şiirde, öyküde, romanda olduğu gibi sinemada da eleştire düzeyi yetersizdir. yapılan eleştiriler ne yazık ki, dönemin zihniyetinden uzak sadece yapan, üreten kişi etrafında dönen metinlerdir. peki, 21. yüzyıla baktığımızda bu gidişat ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

    2) kırmızı kedi yayınları'ndan çıkan "eleştirmenleri vurun" kitabınızın çıkış noktası neydi? sizi bu kitabı yazmaya iten güç?

    3) sinemanın var olması için bir izleyici kitlesi şarttır. diğer türlü bir etkileşim gücü doğmaz. ancak eleştiri olmazsa da kendini sürekli yenileyen, çağına ayak uyduran, geçmişi güncellikle bütünleştiren, yaratıcı filmler var olamaz. kuşkusuz çabuk tüketilen bir sinemanın varlığına tanık oluyoruz. peki, sanat algısından ödün vermeyen bir sinemanın var olması da mümkün mü?

    4) sanatı paraya dönüştürme icadı olarak bakılsa da sinemaya, kendini ifade etme biçimi olarak eleştiri de bir sanat kaygısından gelir. birçok film, yönetmen, oyuncu hakkında eleştiriler yazdınız. derli toplu bir çalışma yayımladınız. köklü bir birikimin haznesidir elimizdeki kitap. biraz bu süreçten bahsedebilir misiniz? hem gelecek yeni neslin sinema eleştirmenleri için ufuk açıcı olur, sizin söyleyecekleriniz.
  4. tamamlanan röportajımızı şöyle bırakıyorum.

    bu da pdf hali.
  5. -arka pencere dergisi'nin online olarak giriş yaptığı yıldan günümüz aralık 2017 itibariyle mecmua olarak kabul görecek çıtaya çıktığı göz önüne alınırsa; internet denizinde bloglar, sözlükler, yüzlerce sinema eleştirisi ve bilgiye ulaşmak mümkün iken arka pencere'nin bu kalabalık içinde kaybolmamasının sırları nelerdir?

    -80 sonu 90 başlarında öğrenci olan günümüz orta yaş kuşağı için 80 darbe sonrasında ülkemizde; (rus salatası'nın ismi bile amerikan salatası olarak değiştirilmesi gibi örnekler mevcut) hollywood zehirlenmesi'ne maruz kalan bir kuşaktan söz edebilir misiniz? bu kuşak talihsiz miydi?

    -sinemaya giden konu komşu; "ya çok güldük ya çok ağladık" gibi keskin iki söz kullanır. bir filmin kalitesini belirleyen çok gülme, çok ağlama bizim gibi heyecanlı akdeniz insanı için mi geçerli? son yazınızda bahsi geçen "eisenstein; broadway için telaşlı, sing-sing için sakin saptaması yapmış." telaşlı insanımız sinemayı olumsuz mu etkiliyor? sizce komedi filmi için şiveleri, abartılı söylemleri ile sonu düğün ile biten filmlere tanık olmaya devam eder miyiz? komedi film gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    -bir filmi izlerken not alır mısınız? dikkati kaybetmeden izleyebilmek için teknikler var mıdır? film bölünerek izlenebilir mi?
  6. 1) yerli filmlerin işlediği konular neden hiç değişmiyor?

    aşk, romantik komedi, sosyal medya fenomenleri(!) tarafından canlandırılan aptalca karakterler, sürekli birbirini taklit eden korku filmleri.. elbette "arz-talep" meselesi önemli ancak bu şekilde türk sineması bir kısır döngünün içinde debelenip duruyor. bu döngüden çıkış yolu nedir sizce?

    2) sinema salonlarının tekelleşmesi (cinemaximum) hakkındaki görüşleriniz nelerdir? yönetmenleri ve senaristleri ilk soruda belirttiğim şekilde film yapmaya iten nedenlerden biri de bu değil midir?

    3) yurtdışında türk sinemasının bilinirliği ne durumda?
  7. https://puu.sh/yZo9W/fc42b91904.docx
    Okurken kendimce düzenleyip worde aktardım. Ekranım küçük olduğu için 18 punto. İsteyen hepsini seçip ayarlar.

    Sinemamızın geriliği ve salonların tekelleşmesine verilen cevaplar bence yanlış. Şu an seyirci kitlesi öyle bir durumda ki tüm dünyayı sarsan bir film çıkarsak bütün dünyada salonlarda rekor kırsa bile bizim salonlar da ilk 10'a giremez. Bu yüzden yönetmenlerin, yatırımcıların riske girmemesi gayet normal. Bu durumun sebepleri işe çok güzel değinilmiş. Ülkemizde çizgi romanı olmayan, kitabı olmayan bilim kurgunun neden filmi olsun?