1. ekonomi ve devlet hazinesi malum haldeyken 81 ilde 100 küsur üniversite açarsan gelişmez.

    yahu yok isviçreli bilim adamları, yok amerikada yapılan bir araştırma. bu adamlar toplanıp evin alt katında yapmıyorlar ya birader bu araştırmaları. bu yeniliklerin çoğu üniversitelerde, az bir kısmı da devlet tarafından desteklenmiş projeler olarak bağımsız laboratuvarlarda gerçekleşiyor.

    bizdeki üniversite mantığı bambaşka tabiki. hocaların sadece öğrencilere birşey öğretmek için orada beklediklerini zannediyoruz. hayır abicim hayır, lise mi burası. ne alakası var. bu adamlar proje yapacak, hocalar araştırma yapacak, tez yazacak. bunların hepsi için devlet desteği lazım. hibe lazım. apartmandan bozma üniversite yapıp her ilde üniversite var diye reklam yapın anca. olmaz kardeşim, üniversite sayısı az olacak, öz olacak. ülkenin gücü elvermiyorsa yenisini yapmayacaksın. ya çok bir şey istemiyorum, bütün üniversiteler stanford olsun demiyorum. yıldız teknik üniversitesi davutpaşa kampüsünde 2 yıldan fazla bir süredir merkez laboratuvar inşaatı devam ediyor. ancak camii 2-3 ay gibi bir sürede yapıldı. biz "ne oluyormuş burda" demeye kalmadan adamlar minareyi diktiler. tabii herkes evinde deney yapabilir, kimse evinde namaz kılamaz. onlar da haklı.

    ülkede adam gibi yetkin iş gücü yetiştirebilen üniversite sayısı 10'dan fazla değildir. 100 tane apartmandan bozma üniversiteye harcayacağın parayla 20 tane adam gibi üniversite yap, imkanları geliştir. laboratuvarları ful+ful yap, bir sürü projeye hibe paralar dağıt. kalan 80 üniversitedeki yandaş hocalara vereceğin parayı da imkanı olmayıp üniversite'yi kazanan gençlere dağıt. böylece gerçekten başarılı olanlar, istekli olanlar okusun.

    he bir de acilen aile planlaması'nın eğitimini ver diyeceğim de, sen ondan da nefret ediyorsun.
  2. (bkz: ezberci eğitim) ayrıca sorgulamanın, soru sormanın, nasıl bilim adamı olacağının anlatılmaması, öğretilmemesi ve felsefe dersinin sadece lisede daha çok felsefe tarihi şeklinde öğretilmesi denebilir. bu sadece eğitim kısmındaki eksikliklerdir ve daha da sayılabilir. ülkede araştırma yapacak doğru düzgün labaratuar sayısının kısıtlı olması ödenek bulmanın zor olması en rahat ulaşabileceğin para kaynağı olan tübitakın sunduğu imkanların oldukça kısıtlı olması ve tabii türk insanı ve genel olarak müslüman akdeniz ülkelerine has tembellik.
    vagus
  3. tek kelime arkadaşlar tek kelime ;
    yobazlık.

    halbuki dini değerlerine bu kadar hakim olanın bilmesi gereken bir hadis-i şerif vardır.

    "ilim çin'de de olsa gidip alınız."
    - hz. muhammed
  4. sistemin yegane amacı çocuklara , gençlere müfredatı ezberletip amaç olarak da sadece iyi not almaya kanalize etmekse gayet doğal bir sonuç. ne eğitimcilerimiz meraklı öğrencilerimizi yetenekli oldukları alanlara yöneltip geliştirmeye, ne de velilerimiz meraklı çocukların geleceğini tayin etme noktasında daha bilinçli bir tutum sergilemeye. bugüne kadar böyleydi ya bugünlerde hedef tahtasında tam olarak ne var. 4+4+4 ile gelen dindar nesil yetiştirme hevesi ve ardından karma eğitimi kaldırıp kendi zihniyetlerine uygun bir "eğitim" atmosferi yaratmak. eğitimde kaliteyi sorgulayan ya da sorgulamaya niyetlenen bir allah' ın kulunu görmek neredeyse mümkün değil. işin özü kalitedir, ister bilim ister sanat ne olursa olsun.
  5. bizim amacımız dindar bir nesil yetiştirmek, fizikçiler pastacı olsun, yazılımcılar fazla uğraşmasın sonra kafayı yerler mazallah, ergenliğe adım atan kızlarınızı töbe haşa okula mı gönderiyorsunuz daha neler! aman ha sakın diye fetvalar veren, nasa uzaya füze atıyormuş şaşarım bunların akıllarına, gelsinler bana sorsunlar diyen, hayvanat bahçesi müdürlügünden kopup gelip bilimi yönetmeye kalkışanlarca 50bin bilim kitabını toplatan, ülkeye peygamber tıbbı getirdiğini ilan edenlerin yönettiği bir ülkeden bahsediyoruz değil mi? yok yani yanlışlık olmasın da...

    haa pardon konudan saptım sanki... bilim diyorduk dimi cınım?
    -sahi, o da neyin nesi ki...
  6. kitap okumadığımızdandır.
  7. bireysel yaşama henüz ayak uyduramadıgimiz icin.

    26 yasında essek kadar yigenim var. hâlâ kicini annesi topluyor. oyle yetismis cunku. sen yapamazsin, sen edemezsin diye diye sünepe bir birey yetistirmisler.

    hala asiret, kabile tipi bir toplumsal yapida debeleniyoruz. bireylerin bireysel yeteneklerini on plana çıkarması engelleniyor. ebeveynler tarafından kişisel alana müdahale had safhada. bu oyle derin bir mevzu ki, cocugun odasina dahi kapiyi calmadan girmemek gerekiyor. fakat bizim toplum cocugun her seyine, her ozeline mudahale edip degistirmeye calismaktan vazgecmis degil.

    ebeveynleri tarafindan otuz yasina geldigi halde hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan bireyler yetistiriliyor. bu bireylerin degil bilimsel gelisme, kişisel gelişme gostermesi dahi olanaksiz.
  8. (bkz: erdoğan'ın üç çocuk yapın demesi)

    neden dedi hiç düşündünüz mü? senin benim gibi youser'lar 3 çocuk yaparsa ne olur? en az 3 youser daha yetişir. ama biz yapar mıyız? hayır, neden? bilinçliyiz. bu tüketim toplumunun nüfusunu sürekli arttırmanın bir çözüm olmadığını biliyoruz. vasıfsız değil yetişmiş bireyler üretmek istiyoruz. ama bu sığırlar 3 çocuk yapıyor. yapınca ne mi oluyor ? toplum denen illet, baskısını en ağır biçimde azınlık üzerinde sürdürmeye devam ediyor. bu sayede azınlık bastırılıyor.

    kabul edin bu ülkede azınlığız ve öyle kalmaya devam edeceğiz. bir çözüm bulursanız bana da haber vermeyi unutmayın.
  9. bilim icin zeka,merak ve emek gerekir. bunlardan var mi bizde? var da kullanim amaclari biraz degisik. zeka hep bencillige (her ortamdaki bencillik trafikten sira bekleme mevzusuna kadar) merak hep "o,bu ne yapmis" emekte cok caba sarfetmeden "bir an once koseyi donme" mevzusu oldugu icin bilime sira kalmaz.
  10. insanlar karınlarını doyuramazken, güvenliklerini devlet sağlamadığı için kendileri sağlamaya çalışırken bilimle kim uğraşacak ki gelişsin!