1. orta gelirli bir ailede doğmuşsa nispeten şanslıdır. aile en kötü ihtimal uygun bir özel hastanede kendisini dünyaya getirir ve doğmadan önce olabilecek problemlerine karşı önlem alabilir. alt gelirli bir ailede doğması durumunda işi tamamen şansa kalmıştır. ülkenin doğu ve güneydoğusunda doğmuşsa maazallah 6 aylıkken bile bir kurşuna hedef olup terörist sayısına dahil edilebilir.
    diyelim ki hiç bir sıkıntısı olmadan doğdu bu insan; anne baba cahil ise, işi zor. gerekli besinleri alamayacağı, babanın veya annenin veya her ikisinin de sigara bağımlısı olma ihtimali çok yüksek olacağı için küçüklükten itibaren evde soluduğu duman yüzünden astım, bronşit ve türlü hastalıklarla mücadele edecek, bağışıklığı zayıflayacak, beyin hücreleri normal hızla artmayacağı için öğrenme ve gelişim geriliği yaşayacak. bu durumların hiçbiri olmasa da bilinçli bir ailede yetişse de bu durumda hem anne hem de babanın çalışma ihtimali çok yüksek olacak. bu da çocuğun gereken aile sevgisini eksik almasına ve öz anne babasına yabancılaşmasına neden olacak. üstelik bakıcıların veya büyükannelerin elinde büyüyecek, 4-5 yaşlarında kreşlere gönderilecek. sürekli hastalanacak, ebeveynlerine ayakbağı olacak, onları gece uykusuz bırakacak, işten izin almalarına neden olacak, işverenleriyle problem yaşatacak ve ergenliğe ulaştığında okulda problem yaratacak.

    yine diyelim ki bunların hiçbiri olmadı ve eğitimli bir ailenin tam sevgi ve ilgisini alarak mükemmel bir çocukluk geçirip okul hayatında da başarılı oldu ve hayallerindeki üniversiteyi bitirdi. bu sefer iş bulma sıkıntısı olacak. devletten iş bulursa ne ala. ama bu sefer de devletten aldığı maaş kaliteli bir hayat için yeterli olmayacaktır. özel sektöre yöneldiyse cumartesi ve bazen pazar günleri dahil olmak üzere hafta içi geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalacak. kazancı iyi olsa bile harcamaya vakti olmayacak. tükenmişlik sendromlarıyla uğraşacak. işten kovulmamak için yırtınacak ve kendine ait zamanı olmayacak.

    diyelim ki iş konusunda da sıkıntısı olmadı. hem iyi geliri hem de sağlıklı mesai saatlerine sahip iş buldu. bu sefer toplum baskısı ile evlendirilmek istenilecek veya kendisi evlenme kararı alacak. kendisine uygun bir eş adayı ülkede mevcut olsa bile bu adayla rastlaşma ve her ikisinin de birbirini beğenme ihtimali çok düşük olacaktır çünkü ülkede onun gibi şanslı insan sayısı çok azdır. bu şans oyununda birinci olmak gibi bir şeydir. bazı oyunların haftalarca devredildiğini hesaba katarsanız çok az kişinin bu gruptan olacağını fark edeceksiniz.

    bunun dışındaki çok ama çok büyük bir kısım insanın hayatı mutlu geçmez. sadece temel ihtiyaçlarına ve toplumun geleneklerine uygun şekilde hayatta kalır. yaşar demek yanlış olur.
  2. ölümü arzulamak ile geçer. hemde her gün daha fazla bunu isteyerek. tek kurtuluş yolunun bu olduğunu başka şansının olmadığını düşünerek yaşar.
  3. herhangi bir yerde doğan bir başka insanın hayatından farkı yoktur. insanın olduğu her yerde insandan kaynaklanan, insana dair ve insani her şey varolacaktır. aslında uzun yıllardır insanlık yer ve zaman gözetmeksizin kendini ilkel şekilde muhafaza etmek konusundaki ısrarını sürdürmektedir.
  4. büyük insanlık gemide güverte yolcusu
    tirende üçüncü mevki
    şosede yayan
    büyük insanlık.

    büyük insanlık sekizinde işe gider
    yirmisinde evlenir
    kırkında ölür
    büyük insanlık.

    ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
    pirinç de öyle
    şeker de öyle
    kumaş da öyle
    kitap da öyle
    büyük insanlıktan başka herkese yeter.

    büyük insanlığın toprağında gölge yok
    sokağında fener
    penceresinde cam
    ama umudu var büyük insanlığın
    umutsuz yaşanmıyor.

    nazım hikmet / büyük insanlık.. 7 ekim taşkent 1958