1. açığa çıkmıyor, artmaktadır. neden arttığı uzun, ciddi ve farklı bir mesele. hep vardı da facebook postları ve ntv haber sayesinde öğrenmedik. şiddet, geçimsizlik, sosyoekonomik kriz gibi kavramlar, nasıl dönemsel dinamikle kabul görüyorsa bu da öğrenildi. sırf kadın olduğu için (bazı koşullarda) insanlığın yüzde ellisinin şiddete uğrayabileceğini, uğradığını kavramsallaştırıp, çoğulcu bir şekilde dile getirildi. şimdi karısına 'sadece bir iki kez el kaldırmış' adam için bu kavram özgecan gibi çocukların ölümünü ifade ediyordur. yurt dışı seyahatine bir kadın çalışanını götürüp, bu kıyağına karşı onunla birlikte olmadığı için kadına iş yerinde bezdiri uygulayan diplomalı herife göre de evde karısını döven adamlar kadına şiddet uygulamaktadır. hepimiz cinsiyetimiz yüzünden ayrımcılığa hatta bazen şiddete uğrarız. metroda yanlışlıkla bir kadına çarptığınızda dişi olursanız ayrı erkek olursanız ayrı muamele görme ihtimaliniz gibi. ama kadınlar her saniye, aklınıza gelmeyecek ortamlarda şiddet ve baskının tehdidiyle yaşarlar. bizim memleket ilginçtir. istanbul'un en modern, en işlek semtlerinden birinde işe giderken kadınların çoğu yürürken gözleri yerde geziyor. hapishanede aryan kardeşliği üyeleriyle göz göze gelmemeye çalışan kara panter üyesi ürkekliğiyle vitrinmiş gibi beton duvarları inceliyorlar. başörtülü, fakir, zengin, eğitimli, ayrıcalıklı vs fark etmeden çoğu şöyle kafasına göre sağa sola bakınarak bile yürüyemiyor. yeni bir sosyolojik teori keşfetmediğimi biliyorum. bunları herkes yaşadı ya da birilerinden duyuyor. sadece yanı başımızda bizi, büyüten, akıl veren, sevdiğimiz, mahremimizi paylaştığımız, bazen cesaretleriyle bizi büyüleyen insanların çoğu zaman sokakta bile rahat rahat yürüyememesi çok korkunç. çözümü bilmiyorum ama kesinlikle şiddet değil. isa misali sol yanağı dönme refleksiyle söylemiyorum. siz fabrikada verim düştüğü ay işçilerden birini asarak üretim arttıramazsınız; bir sonraki ay asacağınız herifi belirlemeye çalışırlar ve şiddet akıl almaz şekilde beslenir.


    edit: biraz imla. gramer falan...
    abrek
  2. "kadına şiddete hayır" değil, "şiddete hayır" denilmesi oranındaki artış ile azalışa geçecek durumdur.
    a man
  3. sebebi kadınlardır.

    türkiye de en az erkeklerden şiddet gören kadınlar kadar hemcinslerinden şiddet gören kadın var. aile ortamında iş ortamında okulda sokakta her yerde, bazen açıktan bazen gizli.

    ne kadar klişe olsa da kadınlara şiddet uygulayan erkekleri yine o kadınlar yetiştiriyor. bir süre önce ortalarda dolaşan bir video vardı küçük bir oğlan çocuğu ablasını erkek arkadaşıyla gördüğü için küfredip kızı hırpalamaya çalışıyordu. anneleri de bunu da kameraya alıyor kahkahalar eşliğinde ve çocuğu gaza getirerek. burada hem annesinden hem kardeşinden şiddet gören bir kadın, ve ilerde annesine, karısına, kızına, sevgilisine şiddet göstersin diye teşvik edilen bir oğlan çocuğu var.

    erkek çocuğu yaramaz olur vurup kırar kavga eder normaldir diyerek büyütürseniz konuşarak anlaşmayı öğrenmez. erkek çocuğunun yanında sürekli kızınızı edepli olması konusunda uyarırsanız erkek çocuğu bunu kendisine hak görür. sen abisin sen erkeksin kardeşini koru kardeşine sahip çık derseniz kadınları kendi eşyasıymış gibi görür. çocuğa bunları gösteren öğreten büyük oranda annesidir. kadına şiddeti azaltmak için önce anneleri eğitmelisiniz.

    kadın kendine şiddet uygulanmasına izin veriyorsa, kocamdır yapar diyorsa, kendi ayaklarım üzerinde duramam idare ediyorum diyorsa, çocuklar büyüsün diye bekliyorsa suçlu yine kadındır.

    ben 25 yaşındayım bugüne kadar babam bırakın tokat atmayı sesini bile yükseltmemiştir bana, ama sevgilimden tokat yedim üzerine etmediği hakaret kalmadı ve annesi bana seni kızım gibi görüyorum kötülüğünü istemem hata yapmış ama farkında tekrar konuşun dedi. bu olayı kızı yaşasa da aynı tepkiyi verirdi biliyorum, eğer onun başına böyle bir olay gelirse size değil bana gelsin ben ona destek olurum dedim sadece. annesine göre bir ilişkinin bitmesi şiddet görmekten daha kötü çünkü. bu durum ona has değil bu ülkede eğitim durumu farketmeksizin kadınların büyük çoğunluğu böyle düşünüyor.