1. aslinda egitimi konusabilsek adam akilli diger sorunlar da cozulur muhtemelen.
  2. ulan bu ülkenin yarısı kör sağır ve dilsiz önce onlara bi çare gerek, sonra diğer sorunlara bakarız...
  3. reddedememek öncelikli sorunumuz bana kalırsa.(bkz: muhafazakarlık) bize eskilerden gelmiş ve şuanki sorunlarımızın çoğunu oluşturan "şeyleri" reddetmiyoruz. bu şeyler aile kavramı, yöneticiye duyulan saygı kavramı, eskilerden bize miras kadın kavraımı, çevre algısı, şehircilik vs... uzar gider. ikincisi de harekete geçememek. bir konu hakkında duyarlıysak ilk adımı atmışızdır. artık soruna ilgi gösteriyoruz. peki ya sonra? harekete geçip kendi üstümüze düşeni yapmamız lazım. artık neyse duyarlılığımız onun üstüne çalışmalıyız. üçüncü ve son olaraksa kendimizden yola çıkmamız gerektiğini unutmamız hep başkalarından birşeyler bekleyip eleştirmemiz yersiz ve yorucudur. küçük bir örnek: üstümüzdekinden gelen hayvan algısını reddetmem lazım. hayvanlar benim için değil benimle beraber yaşayan varlıklar. sonra bu konu hakkında kitaplar okumalıyım filmler seyretmeliyim farkındalığımı arttırmalıyım. bu farkındalıkla artık harekete geçip eyleme geçmeliyim. barınaklar da çalışabilirim. para bağışı yapabilirim. vegan olup politik mücadele verebilirim. üstüne tez yazabilirim vs... son olarak faşistleşmediğimden emin olmalıyım. enerjimi tanımadığım veya tanıdığım insanlarla verimsiz tartışmalar ve fikir alişverişine vermek yerine, kendime vermeliyim peki benim reddetmem gereken daha neler var demeliyim.
    -not:konuşmak güzel tartışmak güzel de harekete geçelim artık dayanışalım ve empati kuralım . mesele çok zor değil, insan olma meselesi.
  4. en başta eğitim, sonra gerisi gelir. sistem bizim ülkemizde sadece devlet dairelerinde karşımıza çıkan sorunların üzerine atıldığı bir kavram. ne zaman işiniz uzasa size 'bekleyin, sistem çöktü' denir. bu her devlet dairesinde, bankada, kamuya ait her yerde karşınıza çıkar.
    aslında sistem gerçekten olsa, eğitimde, bilimde, siyasette akla gelebilecek her şeyde işlerimiz aksamadan yürür, sağlıklı insanların oranı (psikolojik ve fiziksel) şuankine oranla çok daha fazla olurdu.
    çoğumuz devletin bizleri angarya işlerle uğraştırmaktan zevk aldığını düşünmüştür. işleri internet ortamına alıyoruz derler, yine de sizden tasdikli belge isterler. herşey yine defterlere el yazılarıyla kaydedilir vs.
    kısacası sistemden anladığımız bu oldukça daha çok katedecek yolumuz var demektir.
  5. ülkenin en büyük sorunu, insanların hiç bir sorun yokmuş gibi davranmasıdır.
  6. sevgisizlik'tir.

    bütün dertlerin, sıkıntıların temeline inildiğinde illaki bir yerlerde sevgi eksikliği olduğunu görürüz. milyonlarca ölümün, binlerce savaşın, kırgınlığın, yalnızlığın, mutsuzluğun ana sebebi, yalnızca türkiye'nin değil, insanlığın en büyük sorunudur.

    henüz çocukluk çağında anne-babasından sevgi görmemiş çocuklar mutlaka eksik büyüyecek, sevemeyen, sevmeyi bilmeyen yetişkinler olacak ve kendi çocuklarını da sevgiden yoksun büyütecekler ve bu durum mutsuz, sorunlu toplumların oluşmasına yol açacaktır.

    öz güveni olmayan, saldırgan, içine kapanık, içten içe insanları kıskanan, en kötüsü mutlu olmakta zorlanan ve mutsuzluğunu çevreye yayan insanlar yetişecek bu durum da diğer büyük sorunlara yol açacak. tecavüz, hırsızlık, kadınlara uygulanan şiddet (aile içi şiddetin, sevgisizliğin acı bir sonucu) gibi.

    neşet ertaş ne güzel diyor;

    ilimsizlik, bilgisizlik yüzünden,
    cehalet hortlayıp çıkar mı çıkar.
    sevgisizlik, saygısızlık yüzünden,
    insan insandan bıkar mı bıkar.

    çocukların kalbi tertemiz, insan eli değmemiş uçsuz bir dünya gibidir. onları biz inşa ederiz. onlara mutlu olmayı öğretin, nefret etmeyi değil, tam tersini sevmeyi öğretin. mesela; çocuğunuz yalan söylemekten nefret etmesin, doğruyu sevsin. insanları sevsin ırk, din, dil gözetmeksizin. işte o zaman kendini iyileştirebilen, birbirine tahammülü olan, saygısı olan daha sağlıklı-az sorunlu bir toplum yetişebilir.
  7. katıldığım çok sorun var ama bir nokta var ki temeli çoğununun ona dayandığını düşünüyorum; empati.
    empati yapamayan bir toplum olduğumuz için kendi başımıza gelen her olay bir sorun olurken karşı tarafın başına gelen aynı sorun haber olmakla kalıyor malesef.

    gelin buna bir el atıp zamanla daha anlayış sahibi olalım, birbirimizi sadece haber olmaktan kurtarıp sorunları çözme aşamasında birlikte yol alalım.
  8. bunu yapmak için seçilen adamlar daha çok sorun üretiyor malesef.
  9. türkiye'nin konuşulacak sorunu kalmamıştır. hemen hemen hepsi konuşuldu zaten. türkiye'nin çözülecek sorunları var. konuş konuş nereye kadar.
  10. bu ülkenin bence en büyük sorununu bilinen bir hikaye aracılığı ile göstermek istiyorum

    ---

    bir gün hz. ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu küfe'den, bir arap, devesiyle şam'a gelmiş. şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
    - ver o dişi deveyi bana! demiş. tartışma büyümüş, küfe'den gelen adam, "bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. konu muaviye'ye yansımış.
    halk meydanda toplanmış... muaviye, küfe'den gelenle şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
    - bu dişi deve şamlınındır!
    sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
    - ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
    cemaat hep birlikte bağırmış:
    - şamlınındır!
    küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, muaviye onu yanına çağırmış:
    - ey küfeli, dinle! sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. ama sen küfe'ye dönünce gördüklerini ali'ye anlat ve de ki: "ey ali, muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! ayağını denk al!"

    ---

    şimdi oturup düşünmeliyiz bu insanlar neden muaviye'nin her dediğine evet diyor ve neden dişi deveyi erkek deveden ayırt edemiyor?
    bu insanlar neden düşünemiyor?