1. ulrike marie meinhof (7 ekim 1934 - 9 mayıs 1976). alman radikal sol kanadı militanı ve gazeteci. oldenburg'da doğan meinhof, baader-meinhof grubu olarak da bilinen kızıl ordu fraksiyonu'nun kurucularından biriydi.

    ilk başlarda nükleer karşıtı hareketin bir üyesiydi ve konkret adlı radikal sol gazetenin editörüydü. sol kanadın kullandığı sıradan mücadele araçlarının etkisizliği nedeniyle hüsrana uğrayan meinhof, 1970 yılında andreas baader'in hapisaneden kaçmasına yardım etti ve daha sonra kimi soygunlarda ve sanayi siteleriyle amerikan askeri üslerinin bombalanması eylemlerinde rol aldı. grup alman basını tarafından hemen "baader-meinhof çetesi" olarak adlandırıldı. meinhof şehir gerillası kavramı da dahil olmak üzere grubun ürettiği pek çok broşür ve manifesto kaleme aldı. bunlar sıradan insanın sömürülmesi ve kapitalist sistemi suçlayan yazılardı.

    1972'de langenhagen'de yakalandığında "ön duruşmalarda" 8 yıl cezaya çarptırıldı. kendisine ömür boyu hapis cezası veren duruşmalar sırasında 9 mayıs 1976'da jva stuttgart-stammheim'daki hücresinde "ölü bulundu". kızıl ordu fraksiyonu'nun üyeleri de dahil olmak üzere pek çok insan daima, onun alman iktidarının temsilcileri tarafından öldürüldüğünü söylediler.

    2002 yılında, meinhof'un beyninin ailesinin izni olmadan kafatasından çıkarıldığı ve üzerinde çalışmalar yapıldığı ortaya çıkarıldı.
  2. “çok güvenli görünüyorsunuz! fakat sanmayın ki bu böylece devam edecek! öfke ve nefret büyük geminizin makine dairesinde terden geberenlerle birleşecek, biliyorum. ispanyol, türk, yunan, arap, italyan göçmenler ve avrupa’nın tüm ezilenleri…ve tüm kadınlar, ezildiğinin, aşağılandığının sömürüldüğünün farkında olan tüm kadınlar neden burada olduğumu ve beni neden öldürmek istediğinizi anlayacaklar… gardiyanlar, yargıçlar, politikacılar, hiç biriniz umurumda değilsiniz. asla beni delirtemeyeceksiniz! beni sağlam öldüreceksiniz… mükemmel bir ruh ve mükemmel bir beyinle. böylece herkes katillerin devleti ve katillerin hükümeti olduğunuzu anlayacak! herkes sosyal demokrasinin neye benzediğini anlayacak!
    …şimdiden cesedimi kaçırıp saklamanızı, kapıyı avukatlarıma kapatmanızı görür gibiyim. ulrike meinhof kendini astı diyeceksiniz. kanlı ellerinizle kapıları yüzlerine kapatacak ve fotoğraf çekmeyi soru sormayı yasaklayacaksınız. yasak diyeceksiniz, cesedi incelemek yasak! soru sormak, düşünmek, tahmin etmek yasak!! yasak!!… ama kendi korkunuzu yasaklayamazsınız! her katile özgü korkuyu yasaklayamazsınız!
    cesedim bir dağ gibi ağır olacak…yüz bin ve yüz bin…yüz binlerce kadın kolu bu kocaman dağı kaldırıp omuzlarına alırken sizin oturduğunuz o sahte tahtı sarsacak müthiş bir kahkaha atacaklar! ..ve hep birlikte bağıracaklar: ulrike meinhof’u öldüremeyeceksiniz.”
    (dario fo, ben ulrike, bağırıyorum)

    "nereden geliyoruz? ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmaktan, beton varoş şehirlerden, hapishane hücrelerinden, yetimhanelerden ve özel ünitelerden, medyanın beyin yıkamasından, tüketicilikten, bedeni cezadan, şiddeti reddeden ideolojiden, depresyondan, hastalıktan, rezaletten, utançtan, insanların alçalmasından, emperyalizm tarafından sömürülen bütün bir halktan geliyoruz"

    "ben sokağın, insanın düşüncesini ifade etmesi için özellikle çok uygun bir araç olduğunu düşünmüyorum. fakat eğer başka bir imkanın kalmamışsa, yani televizyonda değilsen ve haftada en az bir iki kez söylemek istediklerini söyleyemiyorsan, elinde tirajı milyonlara ulaşan springer gazete ve dergileri yoksa, işte bu durumda, bütün bu yasaklara rağmen, elinde kalmış olan tek kamuoyunu, yani sokağı kullanan, sokaktan alenen yararlanan insanların bulunmasının olağanüstü demokratik olduğu kanısındayım."

    üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğleyen cesur kadın. bugün köle olmayı reddeden her insanda sesi duyulur hala:

    " ben ulrike, bağırıyorum! "
    kahve