1. mnb
  2. bragi
  3. + yaz kızım, 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl, 15 tane kapı.

    - şakir!

    + aaa, hoş geldin karıcım. 30 kamyon ince kum.

    ne olacak şimdi - atıf yılmaz

    belki de tüm türk sinemasının en komik sahnesidir. her aklıma geldiğinde gülerim.
  4. "karşımızdakini olduğu gibi görmeyip onu tanrılaştırdık sonra da sanki böyle bir tanrı olabilirmiş de olmuyormuş diye ona kızdık."

    (bkz: kış uykusu - nuri bilge ceylan)
    hubot
  5. bir zamanlar karım vardı.
    çok güzeldi, senin gibi.
    benim çok endişelendiğimi, daha fazla gülmem gerektiğini söylerdi.
    kumar oynadı, tefecilere borçlandı.
    .bir gün yüzünü çizdiler.
    ve ameliyat için paramız yoktu, buna dayanamıyordu.
    onu tekrar gülerken görmek istiyordum.
    yaralarını umursamadığımı bilmesini istiyordum.
    ben de ağzıma bir jilet soktum.
    bir şey diyim mi ?
    benim görüntüme dayanamadı ve beni terk etti..
    işin komik tarafını gördüm.o gün bu gündür gülerim.

    (bkz: joker)
  6. (bkz: masumiyet)

    (bkz: bekir)

    uzun hikaye..karışık.. bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da.. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan.. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. (burada müzik giriyor ayrıyeten) bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçam'da. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte; ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı.. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan.. nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar..pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma.. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kesikmiş. zagor’da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii, zagor’u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi, kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor. biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle..önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık.. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat..ama bu sefer başka güzel orospu. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para.. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, “nasıl?” diye sormuş bulunduk: :"orospuluk yaparım" dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler;ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden.. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden..önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç.ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız. yok. kancık, köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim.. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile..beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum.bu da akıllanmış görünüyo, yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka birşey demiyo. sinop’ta oluyor bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevi'ne postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol.. herif kafayı yiyo tabii, dönünce bi dayak buna.eşek sudan gelinceye kadar.. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı, çocuğu da alıp vınn diyarbakır’a, zagor’un peşine. allah'tan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor’un diyarbakır cezaevi2nde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim, hepsini içtim. zurnayım tabii..bi ara gözümü açıp baktım. karlı dağlar geçiyo, bir daha açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bi soruşturma..kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiçbir şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte...
  7. "şimdi sizin kafanızda iki tane soru işareti var: bir; dayak nedir? iki; neden atılır?
    sıradan bir dayakta vücutta iki şey yükselir: bir; korku, iki; ardinal... ardinal bir hormon. dayağa karşı olan arzuyu artırıyor. biz bunu istemiyoruz. biz istiyoruz ki; kabahatinizi hatırlayın...
    sıradan dayağa örnek; sıradan dayak... yaratıcı dayağa örnek; öğretmenlerimizin bize cetvelle böyle vurması. bu unutulur mu?"
    organize işler
  8. fight club da pek çok örneği bulunan repliklerdir:
    -” tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür.”
    -acı ve çelişki olmasaydı hiçbir şeyimiz olmazdı.
    -gülüşünde iğrenc bir çaresizlik var.
    -dinleyin sürüngenler! sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz! bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz! hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz!
    :
    :
    :
    dlg
  9. 'after all this time?'
    'always,' said snape.
    kuz